Arslan
Özdemir’in “Xewnên Di Hundirê Min De / Helbestên Bêsernav”adlı kitabı, duygu
yoğunluğu yüksek, içsel bir yolculuğun ve toplumsal duyarlılıkların şiirsel bir
yansıması olarak öne çıkıyor. Kitap, Kürtçe yazılmış ve 2025 yılında Sınırsız
Kitap Yayın tarafından birinci baskısı yapılmış.
Kitap,
Özdemir’in kendi ifadesiyle bir şairden ziyade bir sosyolog, eğitimci ve insan
hakları savunucusu olarak yazdığı şiirlerden oluşuyor. Özdemir, şiirlerini
estetik kaygılardan çok, içsel gerçeklikleri ve toplumsal gözlemleri ifade etme
amacıyla kaleme aldığını belirtiyor. Bu nedenle, şiirler daha çok kişisel
duygular, toplumsal meseleler ve evrensel insanlık halleri üzerine
yoğunlaşıyor. “Xewnên di hundirê min de” başlığı, şiirlerin bireysel ve
kolektif hayallerin, umutların ve acıların bir yansıması olduğunu ima ediyor.
Özdemir, şiirlerinde
sıkça yalnızlık, içsel çatışma ve kimlik arayışı temalarını işliyor. Örneğin,
“Di nav şênîyê de tenê ez û tenêtî heye” dizesi, kalabalıklar içinde yalnızlık
hissini güçlü bir şekilde ifade ediyor.
“Ez di nav
jiyanek bê wate de digerim” gibi dizeler, varoluşsal bir arayışı ve anlam
peşinde koşmayı yansıtıyor.
Aşk, kitabın
en baskın temalarından biri. Özdemir, aşkı hem bireysel hem de mistik bir
bağlamda ele alıyor. “Evînê min dorpêç kirîye / Bi evînê dişewitim” gibi
dizeler, aşkın hem yakıcı hem de dönüştürücü gücünü vurguluyor.
“Roj û Heyv”
şiiri, aşkı doğaüstü ve efsanevi bir boyuta taşıyarak evrensel bir çerçeveye
oturtuyor.
Özdemir’in insan hakları savunucusu kimliği,
şiirlerinde toplumsal meselelere duyarlılığını gösteriyor. “Zarokên kolanan” şiiri,
sokak çocuklarının zorlu yaşam koşullarını ve toplumsal dışlanmayı çarpıcı bir
şekilde işliyor.
“Zarok tenê li
ser textê îşkenceyê” şiiri, özellikle 12 Eylül dönemi gibi tarihsel travmalara
işaret ederek, baskı ve zulmün çocuklar üzerindeki etkisini gözler önüne
seriyor.
Doğa,
Özdemir’in şiirlerinde sıkça bir metafor olarak kullanılıyor. “Hesreta bayê,
qîrînek bêdeng” ya da “Ya em jê re dibêjin xweza / Niha tenê li ser
kartpostalan ma” gibi dizeler, doğayla insanın kopuşunu ve doğanın kaybolan
saflığını hüzünle işliyor.
“Ez Kurd im,
mohra min li dîrokê ketiye” gibi dizeler, Özdemir’in Kürt kimliğine vurgu
yaptığını ve bu kimliği tarihsel bir direnişle bağdaştırdığını gösteriyor. Bu
tema, şiirlerde hem bireysel hem de kolektif bir mücadele ruhunu yansıtıyor.
Özdemir,
geçmişle hesaplaşma, nostalji ve geleceğe dair umut arasında gidip geliyor. “Di
rûpelên kevn ên dîrokê de / Ez li şopên paşerojê digerim” gibi dizeler, tarihin
ve anıların insan üzerindeki etkisini sorguluyor.
Şiirler,
Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinde yazılmış ve dilin doğal akışına sadık kalınmış.
Özdemir, günlük konuşma dilinden çok, duygusal ve imgelerle zengin bir şiir
dili kullanıyor. Bu, şiirlerin hem samimi hem de derin bir etki yaratmasını
sağlıyor.
Özdemir’in
şiirleri, doğadan (stêrkler, ağaçlar, rüzgar) ve evrensel sembollerden (zaman,
ayna, yol) beslenen güçlü imgelerle dolu. Örneğin, “Sotikê agir dikeve, lê bi
êş / Di dilê min ê sar de bêdengiyek qeşa” dizesi, içsel acıyı somut bir
şekilde tasvir ediyor.
Şiirler,
geleneksel ölçü ve uyak kalıplarına bağlı değil. Özdemir’in “Bêyî ku tu
pîvanekê helbestî min bi kar neanî” ifadesi, bu serbest üslubu açıklıyor. Bu,
şiirlerin daha kişisel ve içten bir anlatıma sahip olmasını sağlıyor.
Şiirler, yoğun
bir duygusal atmosfer yaratıyor. Özdemir, hüzün, umut, öfke ve aşk gibi
duyguları doğrudan ve çarpıcı bir şekilde ifade ediyor. Bu, okuyucunun
şiirlerle kolayca bağ kurmasını sağlıyor.
Kitabın
“Helbestên Bêsernav” alt başlığı, şiirlerin bireysel bir başlık taşımadığını
gösteriyor. Bu, şiirlerin bir bütün olarak okunmasını ve her birinin bağımsız
ama birbiriyle bağlantılı hikayeler anlattığını düşündürüyor.
Kitap, Kürt
edebiyatı içinde önemli bir yere sahip olabilir, çünkü hem bireysel hem de
kolektif deneyimleri Kürtçe’nin poetik gücüyle ifade ediyor. Özdemir’in Kürt
kimliğine vurgu yapması, şiirleri Kürt halkının tarihsel ve kültürel
mücadelesiyle ilişkilendiriyor.
12 Eylül gibi
tarihsel olaylara atıf, kitabın yalnızca kişisel değil, aynı zamanda politik
bir duruş sergilediğini gösteriyor. Bu, Özdemir’in insan hakları savunucusu
kimliğiyle uyumlu.
Evrensel
temalar (aşk, yalnızlık, doğa) ise kitabın sadece Kürt okuyuculara değil, geniş
bir kitleye hitap etme potansiyelini artırıyor.
Kitap,
özellikle duygusal derinlik arayan, toplumsal meselelere duyarlı ve Kürt
kültürünü daha yakından tanımak isteyen okuyucular için etkileyici bir deneyim
sunuyor. Özdemir’in şiirleri, hem bireysel bir iç döküm hem de kolektif bir
çığlık olarak okunabilir. Kürtçe bilmeyen okuyucular için çeviri bir seçenek
olsa da, orijinal dildeki müzikalite ve kültürel nüanslar tam anlamıyla
deneyimlenmek için Kürtçe okunmayı hak ediyor.
Kitabın
sonunda yer alan yazar biyografisi, Özdemir’in çok yönlü kimliğini (sosyolog,
eğitimci, insan hakları savunucusu) tanıtarak şiirlerin bağlamını
güçlendiriyor. Bu, şiirlerin yalnızca kişisel değil, aynı zamanda toplumsal ve
tarihsel bir derinliğe sahip olduğunu gösteriyor.
Xewnên Di
Hundirê Min De, Arslan Özdemir’in iç dünyasından ve toplumsal gözlemlerinden
damıtılmış, duygu yüklü bir şiir toplamı. Aşk, yalnızlık, doğa, toplumsal
adaletsizlik ve Kürt kimliği gibi temaları işleyen kitap, hem kişisel hem de
evrensel bir anlatı sunuyor. Özdemir’in sosyolog ve insan hakları savunucusu
kimliği, şiirlerine derinlik katarak onları yalnızca edebi değil, aynı zamanda
toplumsal bir belge haline getiriyor. Kürt edebiyatına ve evrensel şiir
geleneğine katkı sağlayan bu eser, duygusal ve düşünsel bir yolculuk vaat
ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder