Bu Blogda Ara

18.4.25

Xewnên Di Hundirê Min De / Helbestên Bêsernav

 


Arslan Özdemir’in “Xewnên Di Hundirê Min De / Helbestên Bêsernav”adlı kitabı, duygu yoğunluğu yüksek, içsel bir yolculuğun ve toplumsal duyarlılıkların şiirsel bir yansıması olarak öne çıkıyor. Kitap, Kürtçe yazılmış ve 2025 yılında Sınırsız Kitap Yayın tarafından birinci baskısı yapılmış.

Kitap, Özdemir’in kendi ifadesiyle bir şairden ziyade bir sosyolog, eğitimci ve insan hakları savunucusu olarak yazdığı şiirlerden oluşuyor. Özdemir, şiirlerini estetik kaygılardan çok, içsel gerçeklikleri ve toplumsal gözlemleri ifade etme amacıyla kaleme aldığını belirtiyor. Bu nedenle, şiirler daha çok kişisel duygular, toplumsal meseleler ve evrensel insanlık halleri üzerine yoğunlaşıyor. “Xewnên di hundirê min de” başlığı, şiirlerin bireysel ve kolektif hayallerin, umutların ve acıların bir yansıması olduğunu ima ediyor.

Özdemir, şiirlerinde sıkça yalnızlık, içsel çatışma ve kimlik arayışı temalarını işliyor. Örneğin, “Di nav şênîyê de tenê ez û tenêtî heye” dizesi, kalabalıklar içinde yalnızlık hissini güçlü bir şekilde ifade ediyor.

“Ez di nav jiyanek bê wate de digerim” gibi dizeler, varoluşsal bir arayışı ve anlam peşinde koşmayı yansıtıyor.

Aşk, kitabın en baskın temalarından biri. Özdemir, aşkı hem bireysel hem de mistik bir bağlamda ele alıyor. “Evînê min dorpêç kirîye / Bi evînê dişewitim” gibi dizeler, aşkın hem yakıcı hem de dönüştürücü gücünü vurguluyor.

“Roj û Heyv” şiiri, aşkı doğaüstü ve efsanevi bir boyuta taşıyarak evrensel bir çerçeveye oturtuyor.

 Özdemir’in insan hakları savunucusu kimliği, şiirlerinde toplumsal meselelere duyarlılığını gösteriyor. “Zarokên kolanan” şiiri, sokak çocuklarının zorlu yaşam koşullarını ve toplumsal dışlanmayı çarpıcı bir şekilde işliyor.

“Zarok tenê li ser textê îşkenceyê” şiiri, özellikle 12 Eylül dönemi gibi tarihsel travmalara işaret ederek, baskı ve zulmün çocuklar üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor.

Doğa, Özdemir’in şiirlerinde sıkça bir metafor olarak kullanılıyor. “Hesreta bayê, qîrînek bêdeng” ya da “Ya em jê re dibêjin xweza / Niha tenê li ser kartpostalan ma” gibi dizeler, doğayla insanın kopuşunu ve doğanın kaybolan saflığını hüzünle işliyor.

“Ez Kurd im, mohra min li dîrokê ketiye” gibi dizeler, Özdemir’in Kürt kimliğine vurgu yaptığını ve bu kimliği tarihsel bir direnişle bağdaştırdığını gösteriyor. Bu tema, şiirlerde hem bireysel hem de kolektif bir mücadele ruhunu yansıtıyor.

Özdemir, geçmişle hesaplaşma, nostalji ve geleceğe dair umut arasında gidip geliyor. “Di rûpelên kevn ên dîrokê de / Ez li şopên paşerojê digerim” gibi dizeler, tarihin ve anıların insan üzerindeki etkisini sorguluyor.

Şiirler, Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinde yazılmış ve dilin doğal akışına sadık kalınmış. Özdemir, günlük konuşma dilinden çok, duygusal ve imgelerle zengin bir şiir dili kullanıyor. Bu, şiirlerin hem samimi hem de derin bir etki yaratmasını sağlıyor.

Özdemir’in şiirleri, doğadan (stêrkler, ağaçlar, rüzgar) ve evrensel sembollerden (zaman, ayna, yol) beslenen güçlü imgelerle dolu. Örneğin, “Sotikê agir dikeve, lê bi êş / Di dilê min ê sar de bêdengiyek qeşa” dizesi, içsel acıyı somut bir şekilde tasvir ediyor.

Şiirler, geleneksel ölçü ve uyak kalıplarına bağlı değil. Özdemir’in “Bêyî ku tu pîvanekê helbestî min bi kar neanî” ifadesi, bu serbest üslubu açıklıyor. Bu, şiirlerin daha kişisel ve içten bir anlatıma sahip olmasını sağlıyor.

Şiirler, yoğun bir duygusal atmosfer yaratıyor. Özdemir, hüzün, umut, öfke ve aşk gibi duyguları doğrudan ve çarpıcı bir şekilde ifade ediyor. Bu, okuyucunun şiirlerle kolayca bağ kurmasını sağlıyor.

Kitabın “Helbestên Bêsernav” alt başlığı, şiirlerin bireysel bir başlık taşımadığını gösteriyor. Bu, şiirlerin bir bütün olarak okunmasını ve her birinin bağımsız ama birbiriyle bağlantılı hikayeler anlattığını düşündürüyor.

Kitap, Kürt edebiyatı içinde önemli bir yere sahip olabilir, çünkü hem bireysel hem de kolektif deneyimleri Kürtçe’nin poetik gücüyle ifade ediyor. Özdemir’in Kürt kimliğine vurgu yapması, şiirleri Kürt halkının tarihsel ve kültürel mücadelesiyle ilişkilendiriyor.

12 Eylül gibi tarihsel olaylara atıf, kitabın yalnızca kişisel değil, aynı zamanda politik bir duruş sergilediğini gösteriyor. Bu, Özdemir’in insan hakları savunucusu kimliğiyle uyumlu.

Evrensel temalar (aşk, yalnızlık, doğa) ise kitabın sadece Kürt okuyuculara değil, geniş bir kitleye hitap etme potansiyelini artırıyor.

Kitap, özellikle duygusal derinlik arayan, toplumsal meselelere duyarlı ve Kürt kültürünü daha yakından tanımak isteyen okuyucular için etkileyici bir deneyim sunuyor. Özdemir’in şiirleri, hem bireysel bir iç döküm hem de kolektif bir çığlık olarak okunabilir. Kürtçe bilmeyen okuyucular için çeviri bir seçenek olsa da, orijinal dildeki müzikalite ve kültürel nüanslar tam anlamıyla deneyimlenmek için Kürtçe okunmayı hak ediyor.

Kitabın sonunda yer alan yazar biyografisi, Özdemir’in çok yönlü kimliğini (sosyolog, eğitimci, insan hakları savunucusu) tanıtarak şiirlerin bağlamını güçlendiriyor. Bu, şiirlerin yalnızca kişisel değil, aynı zamanda toplumsal ve tarihsel bir derinliğe sahip olduğunu gösteriyor.

Xewnên Di Hundirê Min De, Arslan Özdemir’in iç dünyasından ve toplumsal gözlemlerinden damıtılmış, duygu yüklü bir şiir toplamı. Aşk, yalnızlık, doğa, toplumsal adaletsizlik ve Kürt kimliği gibi temaları işleyen kitap, hem kişisel hem de evrensel bir anlatı sunuyor. Özdemir’in sosyolog ve insan hakları savunucusu kimliği, şiirlerine derinlik katarak onları yalnızca edebi değil, aynı zamanda toplumsal bir belge haline getiriyor. Kürt edebiyatına ve evrensel şiir geleneğine katkı sağlayan bu eser, duygusal ve düşünsel bir yolculuk vaat ediyor.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder