"Okuduğunu anlamayan bir
öğrenci, geleceğini inşa edemez."
Türkiye’de
eğitim sistemi yıllardır çeşitli sorunlarla mücadele ediyor. Bu sorunlar
arasında özellikle öğrenci başarılarının düşük seviyelerde seyretmesi, eğitimde
fırsat eşitsizliği ve okullar arası başarı farkları öne çıkıyor. Türkiye'de
uygulanan ABİDE (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi)
araştırması, bu sorunları somut verilerle gözler önüne serdi. Araştırmanın
sonuçları, öğrencilerin okuduğunu anlama ve temel becerilerdeki yetersizliğini
açıkça gösteriyor. Özellikle devlet okulları ile özel okullar arasındaki başarı
farkı, eğitimdeki fırsat eşitsizliğini daha da derinleştiriyor.
ABİDE
araştırmasının belki de en dikkat çekici bulgusu, öğrencilerin okuduğunu anlama
becerisindeki ciddi eksiklik. Araştırmaya göre, öğrencilerin %66’sı okuduğunu
anlamakta zorlanıyor. Türkçe testinde öğrencilerin %66,1’i orta ve alt
seviyelerde performans sergilerken, yalnızca %33,9’u orta üstü seviyede
cevaplar verebilmiş. Okuduğunu anlama becerisinin, diğer tüm derslerde başarılı
olmanın temel koşulu olduğu düşünüldüğünde, bu sonuçlar Türkiye'deki eğitim
sisteminin yapısal sorunlarını gözler önüne seriyor.
"Çocuklara
bu beceriyi kazandıramazsak, ne teknoloji üretebilir ne de herhangi bir alanda
başarılı olabiliriz,". Gerçekten de okuduğunu anlayamayan bir bireyin,
ilerleyen yıllarda bilimsel ya da teknik alanlarda başarılı olması zor. Bu
becerinin ilkokul seviyesinden itibaren geliştirilmemesi, öğrencilerin akademik
hayatlarının ilerleyen aşamalarında da başarısızlıkla karşılaşmalarına yol
açıyor.
ABİDE
araştırması, devlet okulları ile özel okullar arasındaki başarı farkını da net
bir şekilde ortaya koyuyor. Özel okullarda okuyan öğrenciler, devlet
okullarında okuyanlara kıyasla daha yüksek başarı oranlarına sahip. Bu fark,
sadece akademik becerilerde değil, Lise Giriş Sınavı (LGS) sonuçlarında da
gözlemleniyor.
Milli Eğitim
Bakanlığı okullar arasındaki başarı farkının Türkiye’de oldukça yüksek olduğunu
vurguluyor. MEB, bu farkın %60 ila %70 oranında olduğunu belirtirken,
Avrupa’daki okullar arasındaki farkın en fazla %10 civarında olduğuna dikkat
çekiyor. Bu uçurum, Türkiye’deki eğitim sisteminin reforme edilmesi gerektiğinin
en büyük göstergelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Eğitimde
fırsat eşitliği, bir öğrencinin aldığı eğitimin anne ve babasının maddi durumu
tarafından belirlenmemesi gerektiği ilkesine dayanır. Ancak Türkiye’de,
özellikle özel okullara gitme imkânı olan öğrenciler daha iyi bir eğitim
alırken, devlet okullarındaki öğrenciler geride kalıyor. "Bir öğrenci,
anne ve babasının parası olduğu için daha iyi eğitim almamalı,"
Eğitimde
fırsat eşitliğinin sağlanamaması, toplumsal sınıflar arasındaki uçurumun daha
da derinleşmesine neden oluyor. Özellikle dezavantajlı bölgelerdeki devlet
okulları ve pansiyonlu okullar, başarı sıralamasında en alt seviyelerde yer
alıyor. Bu durum, Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliği kavramının ne kadar zayıf
kaldığını gözler önüne seriyor.
ABİDE
araştırmasının bir diğer dikkat çekici bulgusu ise imam hatip liselerindeki
başarısızlık. İmam hatip okulları, özellikle son yıllarda Türkiye’de eğitim
politikalarının önemli bir parçası haline gelmiş olsa da, akademik başarı
oranları diğer okullara kıyasla daha düşük.
ABİDE
araştırması, Türkiye’nin eğitim sistemindeki temel sorunları ve eşitsizlikleri
net bir şekilde ortaya koyuyor. Öğrencilerin temel becerilerdeki yetersizliği,
okullar arasındaki başarı farkları ve eğitimde fırsat eşitsizliği, Türkiye’de
eğitim reformlarının ne kadar elzem olduğunu gösteriyor. Eğitim sisteminin,
yalnızca belli bir kesimin değil, toplumun geneline hitap edebilecek bir yapıya
dönüştürülmesi gerekiyor. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmadan, teknoloji ve bilim
gibi alanlarda sürdürülebilir bir başarı elde etmek mümkün değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder