“Formayı sırtına geçirmiş ama insanlığı üzerine giyememiş bir Burak
Süleyman’dan ne sporcu olur ne insan.”
Spor;
rekabetin, mücadelenin, dayanışmanın ama her şeyden önce saygının alanıdır. Bir
futbolcunun başarısı yalnızca topu fileyle buluşturmasıyla değil, aynı zamanda
saha içindeki ve dışındaki duruşuyla, ahlaki tutarlılığıyla, rakibe ve
tribünlere gösterdiği saygıyla ölçülür. Ancak ne yazık ki bazı figürler, bu
değerlere ihanet ederek sporun temsil ettiği tüm güzel anlamları yerle bir
etmeye devam ediyor. Son örnek: Çorum FK oyuncusu Burak Süleyman.
Amedspor ile
oynanan maçta Burak Süleyman’ın Amedspor tribünlerine yönelik gerçekleştirdiği
cinsiyetçi hareket, yalnızca bir futbol müsabakasındaki bir taşkınlık değil,
toplumsal hafızada onarılması güç yaralar açabilecek bir davranış biçimidir. Bu
tavır, yıllardır erkek egemen alanlarda mücadele veren kadınlara, kadın
taraftarlara, kız çocuklarına ve sporda eşitlik isteyen herkese yönelik açık bir
aşağılama ve hakarettir. Üstelik bu davranış, ülkenin farklı şehirlerinden
gelen binlerce Amedspor taraftarının gözlerinin içine baka baka yapılmıştır.
Bu, sadece rakip takımın tribünlerine değil, tüm toplumun vicdanına yapılan bir
saldırıdır.
Cinsiyetçilik
bir fikir değildir, bir düşünce özgürlüğü de değildir. Cinsiyetçilik, insan
onurunu zedeleyen, eşitsizliği besleyen, şiddetin diline su taşıyan bir
ayrımcılık biçimidir. Ve bu ayrımcılık ne yazık ki, futbolda artık
normalleştirilmeye çalışılan agresif rekabetin bir parçasıymış gibi sunuluyor.
Burak Süleyman’ın bu çirkin hareketi, aslında buzdağının görünen kısmıdır. Bu
zihniyetin zemin bulabilmesi, yalnızca bireysel bir ahlak yitimine değil; spor
kurumlarının, federasyonların ve kulüplerin de bu tür tavırları yeterince
sorgulamayışına, cezalandırmayışına dayanır.
Şimdi
sormak gerek: Bu psikolojiyle sahaya çıkan bir oyuncu, çocuklara, gençlere,
milyonlara nasıl örnek olabilir? Hangi değerleri temsil edebilir? Utanmazca
yapılan bu hareketten sonra, Burak Süleyman gibi birinin yeşil sahalarda boy
göstermesi, aslında sporun kendisini kirleten bir görüntü değil midir?
Evet, sporda
duygular yüksektir. Evet, zaman zaman tansiyon artabilir. Ancak hiçbir mazeret,
hiçbir "anlık öfke" savunması, bu derece alçak bir hareketi
meşrulaştıramaz. O hareketin ardında yatan kibir, öfke, nefret ve cinsiyet
düşmanlığı, o anlık değil; çok daha derin bir zihniyetin dışavurumudur.
Bir
diğer önemli nokta da şu: Eğer bu hareket Amedspor’un herhangi bir oyuncusu
tarafından yapılmış olsaydı, federasyonun, medyanın ve bazı siyasi çevrelerin
nasıl ayağa kalkacağını tahmin etmek zor değil. Peki şimdi neden suskunluk?
Neden herhangi bir özür yok? Neden bir ceza açıklaması yapılmadı? Bu çifte
standart, bu suskunluk, suça ortak olmaktan başka bir şey değildir.
Buradan açıkça
ifade edelim: Burak Süleyman gibi spor ahlakından yoksun birinin sahalarda yeri
olmamalıdır. Sadece özür dilemesi yetmez, sahalardan uzaklaştırılması gerekir.
Futbol sadece fiziksel mücadele değil, karakter mücadelesidir. Bu karaktere
sahip olmayanlar, çocukların izlediği ekranlarda, milyonların alkışladığı
stadyumlarda olmamalı.
Unutulmamalı
ki spor, kitlelere yön veren bir mecradır. Eğer bu mecra cinsiyetçilikle,
ırkçılıkla, nefretle kirletilirse; toplumun geleceği de bu karanlıkla
şekillenir. Bu yüzden Burak Süleyman’ın bu davranışı sadece bireysel değil,
kurumsal bir sınavdır da. Bu sınavda kim susarsa, kim göz yumarsa, kim
"önemsiz bir olay" gibi geçiştirirse, o da aynı suça ortak olur.
Bu paçavra
davranışın sahiplerine değil, onurlu sporculara, kadınlara saygı duyanlara,
eşitlikten yana olanlara yer var sahalarda. Spor, kimliğini, ahlaki pusulasını
bu gibi örneklerle yitirmemeli. Ve bizler, sporun gerçek ruhunu savunmaktan
geri durmamalıyız.
Çağrımızdır:
Bizler,
sporda eşitlikten, adaletten ve ahlaktan yana olan yurttaşlar olarak; Burak
Süleyman’ın Amedspor tribünlerine yönelik gerçekleştirdiği cinsiyetçi ve
aşağılayıcı hareketin cezasız bırakılmasını kabul etmiyoruz. Bu davranış,
yalnızca bir takımın tribünlerini değil, tüm kadınları, çocukları, gençleri ve
sporun onurlu geleneğini hedef almıştır.
Türkiye
Futbol Federasyonu’nu, kulüpleri, spor medyasını ve tüm ilgili kurumları açık
ve net bir tutum almaya davet ediyoruz. Burak Süleyman’a gerekli sportif ve
disiplin cezalarının uygulanmasını, özür dilemesini ve kamuoyuna hesap
vermesini talep ediyoruz. Bu yalnızca bir ceza talebi değil; sporun karanlık
yüzlerine karşı toplumsal vicdanın yükselttiği bir uyarıdır.
Sporu
nefretin değil, kardeşliğin diliyle savunalım.
#CinsiyetçiliğeGeçitYok
#AmedsporOnurumuzdur
#SporAhlakıİçinAdalet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder