Demokratik, Katılımcı, Şeffaf, Ekolojik, Halkçı Belediyecilikten Kayyum Belediyeciliğine Geçişin Sosyolojisi
Her alanda
olduğu gibi yerel yönetimler alanında da 21.yüzyıla baş döndürücü gelişmelerle
girildi. Bilgi toplumunun ancak etkin bir iletişim düzeniyle kurulabileceğini
bilen toplumlar, yatırımlarını insan, teknoloji ve iletişim üzerinde
yoğunlaştırmaktadır.
Yönetişim
başta olmak üzere satış, reklamcılık, halkla ilişkiler, pazarlama, iş yönetimi
ve personel ilişkileri yöntemleri değişmekte, toplumsal sorumluluk, çevre
bilinci gibi yeni yaklaşımlar öne çıkmaktadır.
Toplumun
örgütlü dinamikleri, halkla ilişkilenmede önemli bir araçtır. Sosyal medya,
basın-yayım, görsel medyanın halka ulaşmada önemli araçlar olduğu bir gerçek.
Ancak mevcut iletişim araç-gereçlerin sermaye ve iktidar erkinin
yönlendirmesine maruz kaldığı da bir gerçektir. Demokratik, modern,
ahlaki-politik toplum inşasında yetersiz kaldıkları her geçen gün daha iyi
anlaşılmaktadır.
20.yüzyılın
Üniter ulus devletlerinin ortaya çıkardığı pratik toplumu kaotik tehlikenin
eşiğine götürdüğü genel bir kabuldür. Bu hakikat iyice anlaşılmıştır. Kentlerin
adeta bir hastalık mekânına çevrildiği, halka huzur mekânı olmadığı
görülmektedir.
Demokratik,
katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilik bu anlamda temel bir
ihtiyaç üzerine doğdu.
Merkezi
idarenin denetimine tabi belediyelerin asırlarca halka açık olması
engellenmiştir.21.yüzyılın başlarından itibaren alternatif halkçı belediyecilik
şiarıyla yola çıkan Demokratik, katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı
belediyecilik inşası tüm engellemelere rağmen inşa sürecini tamamlamak
üzereydi.
Demokratik,
katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilik, hizmetleri halka anlatmak,
halkla birlikte yönetme kültürünü yaratmak, yapılanmaların halk ayağını
oluşturmaktan geçer.
Demokratik,
katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilikte öncelikli amaç; Kent
halkının gerçekten gereksinimi olan hizmetleri üretmek ve hizmetlerde olası en
üst kalite düzeyini gerçekleştirmek, hizmetleri üretirken Belediyenin
kaynaklarını çar-çur etmeden, verimlilikle harcamak, halk yararı ve halka saygı
ilkelerinden ayrılmadan, insanı ön plana alarak, halka karşı duyarlı, sorumlu
ve saygılı bir davranış içinde toplumsal, ekonomik, kültürel, çevresel ve
fiziksel nitelikleriyle yaşamaya değer kentlilerin sevdikleri, övündükleri bir
kent yaratılması ve bu kentin varlığının sürdürülmesidir.
Demokratik,
katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilikte halk, belediyelerin
hizmet götürdüğü ortak ilgi, çıkar ve amaçlar için bir birleriyle etkileşim
içinde bulunan topluluktur. Bu açıdan halk, belediyenin hizmet politikalarından
etkilenen ve belediyeyi etkileyen ortak çıkarlara sahip topluluktur.
Burada hem
Sosyolojik hem Psikolojik olarak halk, çeşitli niteliklere sahip insanlardan
oluşan gruplardır. Belediyenin sınırları içerisinde yaşayan bütün insanları
kapsar. Bu açıdan belediye hizmet politikalarını üretirken dil, din, etnisite,
politik görüş farklılığı gözetmeksizin hizmet politikaları üretmektedir.
Belli bir
kesime hizmet eden hizmet politikaları başarısızlığa mahkûmdur. Bu nedenle
Demokratik, katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilikte hizmette
bütün halkın memnuniyeti esas alınmaktadır. Belediye sadece belediye başkanının
mensubu olduğu siyasi partinin seçmenlerinin kurumu değil, Belediye başkanının
siyasi partisine oy vermeyenlerin de belediyesidir ve onlarında memnuniyeti
demokrasi açısından daha da önemlidir.
Demokratik,
katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilikte sadece insan değil
doğadaki bütün varlıklara yönelik hizmet politikaları esas almak toplum
açısından daha da önemlidir. Bu yüzden halk kavramı yerine "VARLIK"
kavramı esas alınmaktadır.
Demokratik,
katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilikte belediyenin halkla
ilişkileri; seçilmişleri ve çalışanları ile belediyenin ilişkide bulunduğu
halkın güven ve desteğini sağlamak için önemlidir. Belediyenin halkla
ilişkileri belediye ile halk arasında bir uyum ve dengenin sağlanmasına
yardımcı olmaktadır.
Belediyelerde
demokratik ilkeler çerçevesinde halka ilişkiler yoğunlaştıkça halkın
belediyesini sahiplenmesi de artar. Çünkü yöneticisi ve denetleyicisi halk olan
belediye hizmet politikalarını gerçekleştirmede zorluklar yaşamaz.
Halk için, halkın
istek ve ihtiyaçlarına duyarlı, sorumluluk duygusuyla halkın katılımına ve
denetimine açık bir belediyenin halkla bütünleşmesi kaçınılmazdır. Bunun
gerçekleşmesinde belediyenin sorumluluğu kadar halka da görevler düşmektedir.
Halkın da bu doğrultuda bir çabasının olması gerekir.
Demokratik
bir toplumda halkın güvenini ve desteğini almadan hiçbir kurum ayakta duramaz.
Belediyeler, halkın gereksinimlerinin, beklenti ve isteklerinin ne olduğunu
ondan öğrenmek ve aldıkları bilgilere göre hizmet politikalarını ve
uygulamalarını halkın istek ve gereksinimlerine uyarlamak zorundadırlar.
Seçim
dönemleri dışında halkın görüşlerinin yerel yönetimlere sağlıklı biçimde
yansımasını ve yerel yönetimleri sürekli etkilemesini sağlamak amacıyla
katılım, saydamlık, halkın bilgi edinme hakkı gibi konular giderek önem
kazanmaktadır.
Kent
kaynaklarının Belediye hizmetleri için etkili ve verimli biçimde kullanılması,
Kentin bugünü ve yarını ile ilgili önemli kararların, halk yararı ve
kentlilerin gereksinimleri doğrultusunda alınması halkla ilişkiler süreci Belediyeler
açısından önemli bir süreç içerir.
Kentlileşme
bilincinin geliştirilmesi ve Belediyeler ile halk arasında olumlu bağların ve
halkın Belediyesi ile Belediyeye destek veren kent kamuoyunun oluşturulması
açısından halkla ilişkiler Belediyeler için önem arz etmektedir.
Demokratik, katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilikte
halkla ilişkiler bu çerçevede değerlendirilmekte ve işlevini bu amaç
doğrultusunda yerine getirmiştir.
Demokratik, katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilik yapmaya
çalışan Belediyeler kayyum politikaları ile sonlandırıldı.
Kayyum tartışmasının önünü
açan gelişme, 674 sayılı KHK ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45. ve
57. maddelerine bazı hükümler ve bir geçici madde eklenmesiyle başlamıştır.
674 sayılı KHK’nın 38. maddesine göre, “belediye başkanı veya
başkan vekili ya da meclis üyesinin “terör” veya “terör” örgütlerine yardım ve
yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da
kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona
ermesi hallerinde 46‘ncı maddedeki makamlarca belediye başkanı veya başkan
vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir.
Böylece 674 sayılı KHK’nın 38. maddesince getirilen ek hüküm,
belediye başkanının belediye meclisince seçiminin yapılamadığına ve bu
doğrultuda 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45. maddesi yerine 46. maddesine
göre yerine atama yapılmasına karar vermektedir. Bu durumda, 674 sayılı KHK’nın
38. maddesince getirilen ek hükümle “terör” nedeniyle görevden alınma sürecinin
ardından yeni belediye başkanı ve meclis üyesi büyükşehir ve il belediyelerinde
İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali tarafından yapılacaktır.
674 sayılı KHK’nın ilgili maddesince görevden alınan belediye
başkanlığı, meclis içinden seçim yapılarak oluşturulamayacaktır. Böylece hukuki
olmayan bu KHK ile artık belediyeleri halka rağmen ele geçirme yolunuda
oluşturdular. Artık halkın büyük bir çoğunlukla oy verdiği temsilcileri
istenildiği zaman görevden alınabilecekti.
Kayyumların belediyelere atanması ile birlikte halkın belediyelere
olan güvenleri bitti. Halk zorunlu olmadıkça belediyeye gitmemeye başladı.
Belediyeye gittiği zaman oluşturulan güvenlik koridorundan geçerken artık
belediyenin kendi belediyesi olmadığını anlamaya başladı ve üstü aranmadan,
GBT’si yapılmadan kendi kurumuna giremez oldu.
Demokratik, katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilik
döneminde belediyelerde olup-biten her şeyden haberdar olan halk, artık etrafı
duvarlarla kaplı kendisinin olmayan kendisinden uzak bir belediye ile karşı
karşıyadır.
Kendisinin seçtiği temsilcilerin olmadığı, kendisinin tanıdığı ve
bildiği çalışanlarının ihraç edildiği, yöneticilerinin büyük bir çoğunluğunun
başka illerden ithal edildiği belediye artık onun belediyesi olamazdı. Artık
üretilen hizmet onun ihtiyaç duyduğu bir hizmet değildir.
Kent için ayrılan bütçenin çar-çur edildiği her şeyin şeffaf
olmadığı bir belediyecilik anlayışı esas alınmakta ve belediyecilik artık
yolsuzluklar ile anılan kurumlar olmaya başlandı.
Demokratik, katılımcı,
halkçı belediyecilikte her kuruşun hesabını alabilen halk, Kayyumların
kendileri için yaptığı şatafatlı jakuzili odalara, binlerce liranın harcandığı çerez,
kadayıf harcamalarına bir tek eleştiri getiremez durumdadır. Eleştirenlerin
vatana ihanetle suçlandığı bir ortamda artık Demokratik, katılımcı, şeffaf,
halkçı belediyecilikten söz etmek bile suç sayılmaktadır. Nihayetinde bundan
dolayı birçok insan yargılanmış ve cezalara da çarptırılmıştır.
KASIM
2016’da Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kayyumluğuna atanan Cumali Atilla,
2019 yerel seçimlerinde AKP Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday
gösterilmişti.
2019
yılındaki 31 Mart yerel seçimlerinde kayyumdan belediyeyi devralan Dr. Selçuk
Mızraklı, makam odasının lüks ve şatafatını paylaşmıştı. Mızraklı “Bakın Bakın!
Halkın parası ile kendilerine saraylar yapmışlar... Bütün israf ve
şatafatlarını halka tek tek göstereceğiz. Yorum sizin...” demişti.
Kayyumun
belediye bütçesinden 1 ton 600 kilogram fıstıklı kadayıf yediğini ve 92 bin
liralık hediyelik fincan takımları aldığını söylemişti. Yine kayyumun 2 milyon
127 bin 725 TL harcayarak kendisine lüks bir makam odası yaptırdığı ortaya
çıkmıştı.
Sayıştay’ın
hazırladığı rapora göre kayyum yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesinin 2018 yılında yaptığı harcamaların yüzde 43’ünü gizlediği ortaya
çıktı. 2019 yılında hazırlanan Sayıştay raporunda kayyum ve 2019 Yerel
seçimlerinde AKP Belediye Başkan Adayı olan Kayyumun 876 milyon liralık
belediye gideri ‘şüpheli’ bulunmuştu.
Sayıştay’ın
sıraladığı muhasebeleştirme usulsüzlüklerin 2019 yılında düzeltilmesiyle Önceki
Kayyum döneminde yapılan harcamaların yüzde 77 artarak, 1 milyar 554 milyon 871
bin 511 TL’ye yükseldiği görüldü. Usulsüz işlemlerle 678 milyon 486 bin 133
TL’lik harcama gizlendi.
Oysa
Demokratik, katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilik döneminde belediye
yönetimi her kuruşun hesabını veriyordu. Zaten Sayıştay müfettişleri önceki
dönemlerde hesapları sürekli kontrol etmekte ve yapılan teftişlerde kayıt dışı
hiçbir hesaba rastlamamaktaydılar. Zaten böyle usulsüzlükler söz konusu olsaydı
tutukladıkları belediye başkanlarını öncelikli olarak yolsuzluktan
yargılayacaklardı.
Mali
tablolar Kayyum ve AKP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kayyum yönetimindeki
belediyenin yuttuğu dev bütçeyi gözler önüne serdi.
Kayyum
Atilla öncesi Demokratik, katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilik döneminde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin
yıllara göre giderleri şöyleydi.
- 2015 yılı: 502 milyon lira,
- 2016 yılı (Kasım ayında kayyum
atandı): 515 milyon lira,
Kayyum
Atilla yönetimindeki belediyenin yıllara göre giderleri de şöyleydi.
- 2017 yılı: 678 milyon lira,
- 2018 yılı: 1 milyar 554 milyon
lira,
Buna
göre 2018 yılında yapılan toplam gider ile 2015,2016 ve 2017 yıllarının toplamına
yakın oldu. Büyük oranda ihale usulüyle yapılan alımları
içeren ‘Mal ve Hizmet Alım Giderleri’ kalemi 2018 yılında ‘şişti. Söz konusu
yılda 690 milyon liralık mal ve hizmet alınırken, bu miktar 2017’de yalnızca
293 milyon liraydı. Aynı kalem 2015’te 196 milyon lira, 2016’da 230 milyon lira
olarak bildirilmişti.
Personel giderlerinin de 2018’de bir önceki yıla göre ikiye
katlandığı görüldü. 2017’de 81 milyon lira olan personel giderleri 2018’de 170
milyon liraya çıktı.
Benzer biçimde Sermaye giderleri kalemindeki artış da dikkat
çekti. 2017 yılında 257 milyon lira sermaye gideri görülürken, 2018 yılı içinde
bu meblağ 606 milyon liraya çıktı.
Diğer Kayyum belediyelerinde durum bundan farklı değildir.
Hatta daha beter olan Belediyeler de vardır. Bunca usulsüzlüklerin üstü
kapatılmaya çalışılırken Kayyum atayanlar halkın gözünün içine baka baka “Demokratik,
katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilik” yaptıklarını haykırmakta ve buna halkın inanmasını beklemektedirler.
Demokratik,
katılımcı, şeffaf, ekolojik ve halkçı belediyecilik döneminde her kuruşun hesabını alabilen halk bugün bütün bu
yolsuzlukları bilmekte ancak halka demokratik olarak hesabını sorma fırsatı da verilmemektedir.
Halk 2019 seçimlerinde yeniden kendi temsilcilerini büyük bir
oy farkıyla seçtiği halde bu belediyelere tekrar kayyum atanmıştır. Yeni gelen
Kayyumlar diğerlerini aratır olmuştur. Özellikle Mardin’de yolsuzluklar ve
usulsüzlüklerde akıl almaz bir noktaya gelinmiştir.
Halkın
büyük bir oy farkıyla seçtiği Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Dr.
Selçuk Mızraklı ise hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar gerekçe
gösterilerek, 4 aylık sürede görevden alınmış, tutuklanarak 9 yıl hapis cezası
verilmiştir.
2019
ve sonrasında Sayıştay denetimine çok sayıda usulsüzlük takıldı. Belediye,
elektrik şirketinden alacaklarını yine tahsil etmedi. Hidrolik kaynaklara
dayalı elektrik üretim faaliyetinde bulunanlardan her yıl alınması gereken
elektrik üretim lisans harçlarının belediye tarafından takip ve tahsili
yapılmadı. Üstelik belediye kentte kaç tane hidroelektrik kaynaklı elektrik
üretim tesisinin bulunduğunu dahi bilmiyor.
Yine
belediyece enerji dağıtım şirketinin kullanımı için bir dizi tesis yapıldı.
Ancak yatırım giderleri enerji dağıtım şirketlerinden talep edilmedi.
Denetçiler bu sorunun yıllardır devam ettiğini not düşmüştür.
Sayıştay
raporunda tespit edilen bazı usulsüzler şöyle sıralanmıştır.
İlan
ve reklam gelirleri tahsil edilmemiş. 2018 yılından beridir bu gelirler tahsil
edilmemektedir.
Belediyenin
Mal ve Hizmet Alımları Kanunu’na tabi olmasına rağmen yıl içerisinde gıda
yardım kolisi, bitki, çiçek ve fidan alımlarının istisna kapsamında olduğu
varsayılarak ihalesiz gerçekleştirilmiş. Bu kapsamda gıda yardımı için 10
milyon 220 bin 888 TL, dikimi planlanan 14 kalem çalı ve mevsimlik çiçek alımı
işi için 592 bin 700 TL, 4 kalem hercai menekşe mevsimlik çiçek alım işi için
ise 560 bin TL harcanmış. Raporda, bu hususların açık ihale usulü kullanılarak
alınması gerektiği belirtilmiştir.
2019
yılında ihaleler, kanunda belirtilen sebeplerin oluşmamasına rağmen pazarlık
usulü yaygın bir şekilde yapıldı. Doğal afet, salgın hastalık, can veya mal
kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden
öngörülemeyen olayların ortaya çıkması durumunda yapılan 21/b usulü ihale ile
‘mobilya’ alındığı, iftar verildiği, görülmüştür.
Bu
kapsamda; Vektör kontrolü için araç-cihaz kiralama ve biosidal ilaç alımı işi
için 14 milyon 843 bin 680 TL, 21 kalem mobilya malzemesi ve diğer malzeme alım
işi için 332 bin 874 TL, 4 merkezde ihtiyaç sahibi vatandaşlara dağıtılmak
üzere iftar ve sahur yemeği verilmesi hizmet alımı işi için 1 milyon 430 bin
855 TL, Aktif Yaşam Merkezinde kullanılmak üzere malzeme alımı işi için ise, 1
milyon 250 bin 19 TL harcanmıştır.
Kayyum
atamaları bölgede her seferinde tepkiyle karşılanmıştır. Halk "Kayyuma
karşı tepkimiz var. Biz seçtiğimiz, irademiz olan şahısları geri istiyoruz,
halk olarak kayyuma oyumuzu vermedik, bizim seçtiğim kimse başa gelsin, kayyum
geri gitsin" demekte, yaşananların seçilmişlere karşı bir haksızlık
olduğunu ifade etmektedir.
Halk,
Kayyum kararının halkın iradesini hiçe saymak olduğunu ifade etmektedir. Bundan
sonra seçimin bir anlam ve öneminin kalmadığını düşünmektedir. Belediye
başkanı işini yapıyordu, halkın içindeydi. Halkın içinde olan birinin görevden
alınması aklın durması demek olduğunu düşünmektedir. Halk, bu kararları zulüm
ve kendilerine saygısızlık olarak görmektedir.
Kayyum atamaları zaten kırılgan ve sınırlı bir şekilde işleyen
seçim mekanizmalarını da anlamsızlaştırmıştır. Demokratik temsil mekanizmaları
zayıflayınca, toplumsal aidiyet duygusu da zayıflıyor, halkın talep ve
sorunlarını kamu makamlarına iletmek için gerekli iletişim kanalları kopuyor.
Bütün bunlara rağmen
halk umudunu yitirmemekte tekrar demokratik olarak temsilcilerini seçeceği ve
hesabını soracağı günün gelmesini beklemektedir.
KAYNAKÇALAR
1-www.evrensel.net/amp/377350/akp-ve-kayyumdan-alinan-bazi-belediyelerin-borclari-ne-kadar
2-HDP 2016-2019 Kayyım Raporu - https://bit.ly/3iy45Z2
3-https://sahamerkezi.org/dogu-ve-guneydogu-anadolu-bolgesinde-kayyum-atamalarinin-secmen-uzerindeki-etkisi-ile-yerel-yonetimlerden-beklenti-ve-talepleri-olcmeye-iliskin-saha-arastirma-raporu/
4-https://www.indyturk.com/node/62896/haber/diyarbak%C4%B1rl%C4%B1-se%C3%A7menler-madem-kayyum-atanacakt%C4%B1-neden-se%C3%A7im-yap%C4%B1ld%C4%B1
5-https://www.evrensel.net/haber/386197/7-soruda-kayyum-nedir
6-https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-49446987
7-https://www.ttb.org.tr/kutuphane/covid19-rapor_6/covid19-rapor_6_Part11.pdf
8-https://www.birgun.net/haber/halkin-sectigi-belediyelere-kayyum-atanmasina-tepkiler-cig-gibi-darbecilik-265349
9-https://www.emep.org/tr/emegin-cevrenin-ve-kulturun-yasatildigi-kentler-icin-halkci-belediyecilik/
10-Belediyelerde
Halkla İlişkiler, Özdemir, Arslan, Sınırsız Yayıncılık,2015 Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder