"Bir halkın kaderi, ona çizilen
sınırlarda değil, onun kendi iradesinde saklıdır."
Kürtler,
Ortadoğu’nun en eski yerli halklarından biri olup kökenleri binlerce yıl
öncesine, Medler ve daha eski Hint-Avrupa topluluklarına dayanmaktadır. Farklı
imparatorlukların hâkimiyetinde yaşamalarına rağmen, kültürel kimliklerini ve
dillerini koruyarak tarih boyunca önemli bir varlık göstermişlerdir. Osmanlı ve
Safevi devletleri arasındaki sınır bölgelerinde özerk yapılar içinde
varlıklarını sürdüren Kürtler, modern ulus devletlerin ortaya çıkışıyla
birlikte farklı devletlerin sınırları içinde kalmış ve siyasi, kültürel ve
sosyal haklarını elde etmek için çeşitli mücadeleler vermiştir. Bugün Kürtlerin
tarihi, hem bölgesel siyaset hem de kimlik mücadelesi açısından Ortadoğu’nun en
önemli konularından biri olmayı sürdürmektedir.
Ortadoğu,
etnik ve dini çeşitliliğin yoğun olduğu bir coğrafya olup tarih boyunca birçok
çatışmaya sahne olmuştur. Kürtler, bu bölgenin en büyük devletsiz halklarından
biri olarak farklı siyasi ve sosyolojik dinamiklerin etkisi altında kalmıştır.
Günümüzde Irak, Suriye, Türkiye ve İran sınırları içinde yaşayan Kürtler,
bağımsızlık veya özerklik talepleriyle tarihsel olarak birçok siyasi ve askeri
mücadele vermiştir. Ancak bölgedeki Müslüman toplumların önemli bir kısmı,
Kürtlerin haklarına karşı mesafeli bir tutum sergilemektedir.
Ortadoğu’daki
mevcut devletlerin büyük çoğunluğu, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının
ardından Batılı güçler tarafından çizilen sınırlar çerçevesinde şekillenmiştir.
Sykes-Picot Anlaşması ve benzeri dış müdahaleler sonucunda ortaya çıkan bu
devletler, içlerinde çok sayıda farklı etnik ve dini topluluk barındırmaktadır.
Kürt sorununun çözümü, Kürtlerin bağımsız bir devlet kurma girişimi olarak
algılanmakta böylece mevcut devletlerden toprak koparılmasını gerektirdiği düşünüldüğü
için bu devletler tarafından ulusal bütünlüğe bir tehdit olarak
algılanmaktadır. Bu nedenle Kürtlerin haklarına kavuşması, Ortadoğu’daki mevcut
sınır düzenini tehdit eden bir gelişme olarak görülmektedir (McDowall, 2004;
Bozarslan, 2016).
İslamcı
ideolojiler, etnik temelli devletleşmeyi genellikle ümmet birliğine zarar
verecek bir unsur olarak değerlendirmektedir. Pan-İslamcı hareketler içinde
güçlü olan ümmetçilik anlayışı, ulus devletlerin bölünmesini İslam birliğine
zarar verecek bir gelişme olarak yorumlamaktadır. Bu nedenle birçok İslamcı
grup ve devlet, Kürtlerin hak taleplerini "bölücülük" olarak
adlandırmakta ve bu hareketlere mesafeli yaklaşmaktadır (Tibi, 2001; Ahmad,
2009).
Ortadoğu’daki
Müslüman toplumlar, tarihsel olarak İslamcı hareketlerin etkisi altında
bulunurken Kürt hareketleri genellikle seküler veya sol eğilimli ideolojilerle
şekillenmiştir. Bu durum, İslamcı çevrelerde Kürt hareketlerine karşı bir
güvensizlik yaratmakta ve Kürt sorununun çözümüne karşı çıkılmasına neden
olmaktadır (Gunes, 2012; Romano, 2006).
Ortadoğu’da
Arap, Türk ve Fars milliyetçiliği güçlü ideolojilerdir. Kürt sorununun çözümü,
bu milliyetçi söylemler açısından mevcut ulusal kimliklerin sorgulanmasına ve
yeniden tanımlanmasına yol açmaktadır. Irak ve Suriye’de Arap milliyetçiliği,
Türkiye’de Türk milliyetçiliği ve İran’da Fars milliyetçiliği Kürt sorununun
çözüm talebini kendi ulusal bütünlüklerine yönelik bir tehdit olarak algılamaktadır.
Bu bağlamda, Kürt sorununun çözüm girişimleri Ortadoğu’daki hâkim milliyetçi
ideolojilerle çatışmaktadır (Natali, 2005; Yavuz, 2001).
Ortadoğu’daki
birçok Müslüman topluluk, Kürt sorununun çözüm talebini İsrail’in bölgesel
çıkarlarıyla ilişkilendirmektedir. İsrail’in Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne
verdiği destek ve bazı Kürt gruplarının Batı ile geliştirdiği ilişkiler, Kürt
hareketlerini bir "Batı projesi" olarak değerlendiren komplo
teorilerine yol açmaktadır. Bu tür anlatılar, halk arasında Kürt sorununun
çözümüne yönelik olumsuz bir algı oluşturmuş ve Kürt sorununun çözüm sürecine
yönelik direnci artırmıştır (Stansfield, 2016; Barkey, 2019).
Ortadoğu’daki
Müslüman toplumların Kürt sorununun çözümüne karşı çıkmalarının bir diğer
önemli nedeni, bölgedeki otoriter rejimlerin yürüttüğü sistemli propaganda
politikalarıdır (Gunter, 2014). Türkiye, İran, Irak ve Suriye gibi ülkeler,
kendi ulusal bütünlüklerini koruma adına Kürtlerin siyasi ve kültürel
taleplerini bir "bölücülük" tehdidi olarak sunmuş ve bu söylemi
eğitim, medya ve güvenlik politikaları aracılığıyla toplumlarına dayatmıştır.
Bu propaganda, Kürtlerin hak arayışlarını yabancı güçlerin oyunu olarak
göstererek halkın Kürt sorununa yönelik empati geliştirmesini engellemiş, hatta
bazı kesimlerde Kürtlere yönelik olumsuz algılar pekiştirilmiştir. Ayrıca, bu
devletlerin resmi ideolojileri çerçevesinde şekillenen milliyetçi ve ümmetçi
söylemler, Kürt kimliğinin tanınmasını ve hak taleplerinin meşruiyet
kazanmasını zorlaştırmıştır. Bunun sonucunda, Kürt sorunu yalnızca siyasal bir
mesele olarak değil, toplumlar arası bir ayrışma unsuru olarak da algılanmış,
böylece çözüm süreci daha da karmaşık hale gelmiştir.
Kürtler
arasında da birlik konusunda ciddi sorunlar bulunmaktadır. Kürt grupları
arasındaki ideolojik farklılıklar, Kürt sorununun çözüm sürecini
zorlaştırmaktadır (Allsop, 2014; van Bruinessen, 1992).
Ortadoğu’daki
Müslüman toplumların Kürt sorununun çözümüne karşı olmalarının temelinde
milliyetçilik, İslamcı ideoloji, mevcut sınırların korunması, Kürt
hareketlerinin seküler karakteri ve bölgedeki güç dengeleri yatmaktadır. Bu
nedenle Kürt sorunu, yalnızca etnik bir mesele değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun
siyasal ve ideolojik dengelerini şekillendiren kritik bir faktördür.
Kaynakça
1-Ahmad, F.
(2009). Modern Türkiye'nin Oluşumu. Routledge.
2-Allsop, H.
(2014). Suriye Kürtleri: Orta Doğu'da Siyasi Partiler ve Kimlik. I.B. Tauris.
3-Barkey, H.
J. (2019). Kürt Uyanışı: Parçalanmış Bir Anavatanda Ulus İnşası. Brookings
Enstitüsü Yayınları.
4-Bozarslan,
H. (2016). Kürtler: Tarih, Politika, Kültür. İletişim Yayınları.
5-Gunes, C.
(2012). Türkiye'deki Kürt Ulusal Hareketi: Protestodan Direnişe. Routledge.
6-McDowall, D.
(2004). Kürtlerin Modern Tarihi. I.B. Tauris.
7-Özdemir,
Arslan,(2013).Ortadoğu Rönesansı. Sınırsız Yayınlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder