"Türkiye’de sosyoloji, milliyetçilikle
yoğrulan bir geçmişin izlerini sürerken, geleceğin toplumsal yapısını
şekillendirme çabasındadır."
Sosyoloji,
toplumları, sosyal yapıları ve toplumsal dinamikleri bilimsel yöntemlerle
inceleyen bir bilimdir. Türkiye’de sosyoloji biliminin gelişimi, Osmanlı
İmparatorluğu’nun son dönemleri ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına kadar
uzanır. Bu süreçte sosyoloji, Batı'dan ithal edilen bir bilim dalı olmasına
rağmen, Türkiye’de yerel ve ulusal koşullar çerçevesinde yeniden
şekillendirilmiştir. Özellikle Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte, Türk
milliyetçiliğinin etkisi altında bir sosyoloji anlayışı ortaya çıkmıştır.
Osmanlı
İmparatorluğu’nun son dönemleri, imparatorluk yapısının çözülmesi ve çeşitli
etnik grupların bağımsızlık hareketlerinin hız kazanmasıyla şekillenmiştir. Bu
süreçte, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük gibi çeşitli ideolojik akımlar,
imparatorluğun birliğini koruma amacıyla ortaya atılmıştır. Ancak, I. Dünya
Savaşı'nın ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasıyla birlikte, bu
ideolojilerden Türk milliyetçiliği öne çıkmıştır. Cumhuriyet’in kurulmasıyla
birlikte bu milliyetçilik, yeni devletin ideolojik temelini oluşturmuştur.
Cumhuriyet’in
erken dönemlerinde, Türk kimliğinin inşası, modernleşme ve laikleşme
süreçleriyle paralel yürütülmüştür. Bu dönemde, devletin milliyetçi ideolojisi,
sosyolojinin de şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Ziya Gökalp gibi
düşünürler, sosyolojiyi, Türk milliyetçiliğinin bilimsel temellerini oluşturmak
için bir araç olarak görmüşlerdir. Gökalp’in Durkheim’cı sosyolojiyi Türk
milliyetçiliği ile harmanlayarak geliştirdiği yaklaşımlar, Türkiye’de
sosyolojinin milli kimlik inşasında nasıl bir rol oynadığını göstermektedir.
Gökalp’in “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” formülü, bu dönemin ideolojik
çerçevesini yansıtır.
Cumhuriyet’in
kurucu kadroları, yeni bir ulus devlet yaratma çabası içinde, sosyolojiyi bu
sürecin bir aracı olarak kullanmışlardır. Toplumsal yapının modernleştirilmesi,
köyden kente göçün hızlandırılması, laiklik ve eğitim reformları gibi konular,
sosyoloji bilimi aracılığıyla incelenmiş ve yönlendirilmiştir. Bu bağlamda,
Türkiye’de sosyolojinin işlevi, toplumu bilimsel olarak anlamaktan ziyade,
toplum mühendisliği projelerine hizmet etmek olmuştur.
1930’lar ve
1940’larda Türkiye'de sosyoloji, ulusal kimliği ve milli birliği
sağlamlaştırmayı amaçlayan bir bilim dalı olarak ön plana çıkmıştır. Bu
dönemde, Osmanlı geçmişinin eleştirisi ve yeni Türk kimliğinin yüceltilmesi,
sosyolojik çalışmaların ana teması haline gelmiştir. Türk tarih tezleri ve
Güneş Dil Teorisi gibi projeler, sosyolojinin milliyetçi ideolojiyle nasıl iç
içe geçtiğini gösteren örneklerdir. Bu projeler, Türkiye’nin geçmişini yeniden
yorumlamak ve Türk milletini tarihin kadim unsurlarından biri olarak sunmak
amacıyla geliştirilmiştir.
1960’lardan
sonra, Türkiye’de sosyoloji bilimi daha fazla akademik özerklik kazanmış ve
farklı düşünce akımlarının etkisi altına girmiştir. Bu dönemde, Marksist,
liberal ve feminist yaklaşımlar Türkiye’deki sosyoloji çalışmalarında etkili
olmaya başlamıştır. Ancak, milliyetçi ideolojinin sosyoloji üzerindeki etkisi
tamamen ortadan kalkmamıştır. Özellikle, resmi ideolojiyi eleştiren çalışmaların
sansüre uğraması ya da akademik çevrelerde tartışılmasının engellenmesi,
sosyolojinin Türkiye’de milliyetçilikten bağımsızlaşmasının önünde bir engel
olmuştur.
12 Eylül 1980
darbesi sonrası dönem, milliyetçi ideolojinin tekrar güç kazandığı bir süreç
olmuştur. Bu dönemde, Türk-İslam sentezi olarak adlandırılan bir ideolojik
çerçeve, sosyolojiye yeniden yön vermiştir. Özellikle devletin toplumu kontrol
etme ve milli birliği koruma gayreti, sosyoloji çalışmalarının sınırlanmasına
yol açmıştır.
Bugün Türkiye’de
sosyoloji, milliyetçilikten bağımsızlaşmaya çalışan birçok farklı akademik
yaklaşımı barındırsa da, resmi ideolojinin etkileri hala hissedilmektedir.
Eğitim sisteminde ve akademik araştırmalarda, milliyetçi perspektifler hala
ağırlıklı olarak bulunmaktadır. Bu durum, Türkiye’de sosyolojinin, Batı’daki
eleştirel sosyoloji yaklaşımlarına göre daha sınırlı bir alan içinde
gelişmesine neden olmuştur.
Ancak, son
yıllarda, kimlik politikaları, Kürt sorunu, göç, din ve laiklik gibi konular
üzerine yapılan çalışmalar, sosyolojinin Türkiye’de daha çeşitli ve eleştirel
bir alan haline gelmesine katkı sağlamaktadır. Özellikle genç akademisyenler
arasında, resmi ideolojiyi eleştiren ve daha kapsayıcı analizler geliştiren
çalışmalar artış göstermektedir.
Türkiye’de
sosyoloji biliminin Türk milliyetçiliği etkisi altında olmasının kökenleri,
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlayan milli kimlik inşa sürecine
ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki ideolojik yönlendirmelere dayanmaktadır.
Milliyetçilik, sosyolojiyi bir toplumsal analiz aracı olmaktan ziyade, milli
birliği ve ulusal kimliği sağlamlaştırmaya yönelik bir disiplin haline
getirmiştir. Günümüzde ise sosyoloji, bu ideolojik bağlardan kurtulmaya
çalışmakla birlikte, resmi ideolojinin etkilerinden tamamen sıyrılamamıştır.
Ancak, akademik çeşitlilik arttıkça, sosyolojinin Türkiye’deki rolü de daha
eleştirel ve kapsayıcı bir hale gelmektedir.
Kaynakçalar
1. Zürcher, E.
J. Türkiye: Modern Bir Tarih. I.B. Tauris, 1993.
2. Keyder, Ç.
Türkiye'de Devlet ve Sınıf: Kapitalist Gelişme Üzerine Bir Araştırma. Verso,
1987.
3. Gökalp, Z.
Türkçülüğün Esasları. Ötüken Neşriyat, 2004.
4. Parla, T.
Ziya Gökalp'in Toplumsal ve Siyasal Düşüncesi. Brill, 1985.
5. Lewis, B.
Modern Türkiye'nin Doğuşu. Oxford University Press, 1968.
6. Mardin, Ş.
Genç Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu. Princeton University Press, 1962.
7. Gellner, E.
Milletler ve Milliyetçilik. Blackwell, 1983.
8. Ahmad, F.
Modern Türkiye'nin Oluşumu. Routledge, 1993.
9. Zurcher, E.
J. Jön Türk Mirası ve Ulus İnşası. I.B. Tauris, 2010.
10. Mango, A.
Atatürk. John Murray, 1999.
11. White, P.
Türkiye'de İslamcı Seferberlik. Washington Üniversitesi Yayınları, 2002.
12. Yavuz, H.
Türkiye'de İslami Siyasi Kimlik. Oxford University Press, 2003.
13. Bora, T.
Türk Sağının Üç Hali. Birikim Yayınları, 2002.
14. Deringil,
S. İyi Korunan Alanlar: Osmanlı İmparatorluğu'nda İdeoloji ve İktidarın
Meşrulaştırılması, 1876-1909. I.B. Tauris, 1998.
15.
Karaömerlioğlu, M. Modernleşme ve Milliyetçilik: Erken Cumhuriyet Dönemi
Türkiye’de Köy Enstitüleri. İletişim Yayınları, 2006.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder