Bu Blogda Ara

12.4.25

Türkiye’nin Hukukun Üstünlüğü Endeksindeki Sırası


"Hukukun üstünlüğü, toplumun vicdanında filizlenir; adaletin olmadığı yerde, güven ve barış yeşermez."

Türkiye’nin 2023 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 142 ülke arasında 117. sırada yer alması, hukukun işleyişi, devlet kurumları ve toplumsal yapıyla ilgili derin bir analizi gerektiren bir sonuçtur. Bu sıralama, yalnızca hukuki ve siyasal değil, aynı zamanda sosyolojik bir durumun da yansımasıdır.

Hukukun üstünlüğü, bir toplumda adaletin ve eşitliğin sağlanması için temel bir ilkedir. Bu ilkenin işlerliği, devletin kurumları, siyasal elitlerin davranışları ve toplumun genel hukuk bilinci ile yakından ilişkilidir. Türkiye’de hukukun üstünlüğü bağlamında yaşanan sorunların başında, yargı bağımsızlığı ve hukuki süreçlerin tarafsız bir şekilde işleyip işlemediği tartışmaları gelmektedir. Bu durum, devletin farklı kurumlarının, özellikle de yargı ve yürütme organlarının, birbirleriyle olan ilişkilerinde yaşanan gerilimlerden kaynaklanabilir.

Toplumsal yapı açısından, Türkiye'nin farklı sosyal sınıflar ve gruplar arasındaki güç dengesi, hukukun üstünlüğünün sağlanmasında önemli bir etkendir. Türkiye'de bazı sosyal grupların ve azınlıkların hukuki süreçlerde eşit muamele görmedikleri algısı, hukukun üstünlüğü endeksine olumsuz yansıyabilir. Özellikle bazı halkların ve düşük gelir gruplarına mensup bireylerin hukuki haklarını savunmada yaşadıkları zorluklar, hukukun üstünlüğü kavramının toplumun tüm kesimlerinde eşit şekilde işlemediğini göstermektedir.

Türkiye’de siyasal kültürün otoriter bir eğilim göstermesi, hukukun üstünlüğünün zayıflamasına neden olabilir. Siyasal kültür, halkın devlete ve hukuka olan güvenini, yöneticilerin ise hukuki süreçlere olan yaklaşımını şekillendirir. Türkiye’de siyasal kültür, tarihsel olarak devlete güçlü bir güven duyulması ve devletin karar mekanizmalarının genellikle halktan daha üstün bir otorite olarak kabul edilmesi yönünde gelişmiştir. Bu durum, hukukun üstünlüğü ilkesinin tam anlamıyla yerleşmemesine ve devletin bazı dönemlerde bireylerin temel hak ve özgürlükleri üzerinde baskı oluşturmasına yol açabilir.

Ayrıca, siyasal partilerin hukuka yaklaşımı, hukukun üstünlüğü endeksindeki sıralamayı doğrudan etkileyen bir faktördür. Güçlü bir muhalefetin ve denge-denetleme mekanizmalarının olmadığı bir siyasal sistemde, hukukun üstünlüğü zayıflar. Türkiye’de siyasal partiler arasındaki çekişmelerin sıklıkla hukuki süreçlere yansıması, yargının bağımsızlığı üzerinde de baskı oluşturabilir.

Hukukun üstünlüğü, yalnızca devletin değil, aynı zamanda vatandaşların da sürece katılımı ve hukuki haklarını savunmalarıyla ilgilidir. Türkiye’de vatandaşların hukuki süreçlere katılımı, haklarını bilme ve savunma oranı, hukukun üstünlüğünün işleyişinde önemli bir rol oynar. Ancak, hukuki süreçlere dair bilgi eksikliği ve toplumsal bilinç düzeyinin düşüklüğü, vatandaşların hukuki haklarını tam anlamıyla kullanamamalarına neden olabilir. Bu durum, özellikle kırsal bölgelerde ve eğitime erişim olanakları sınırlı olan topluluklarda daha belirgin bir şekilde görülmektedir.

Toplumun devletle kurduğu ilişki biçimi de bu bağlamda önemlidir. Türkiye’de devlet-toplum ilişkisi, zaman zaman bireylerin devlete karşı hak arama süreçlerinde çekimser kalmasına neden olabilir. Devlete olan güvenin tarihsel olarak güçlü olduğu Türkiye’de, devletin hukuki süreçlerdeki otoritesi çoğu zaman sorgulanmaz ve bu da hukukun üstünlüğünün sağlanmasında bir dengesizlik yaratır.

Türkiye’nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 117. sırada yer alması, sadece hukuki değil, aynı zamanda sosyolojik bir soruna da işaret etmektedir. Siyasal kültür, toplumsal yapı ve vatandaşlık bilinci gibi sosyolojik faktörler, hukukun üstünlüğünün sağlanmasında kritik öneme sahiptir. Türkiye’de hukukun üstünlüğünün gelişmesi için, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, siyasal kültürün demokratik değerlerle yeniden şekillendirilmesi ve vatandaşların hukuki bilinçlerinin artırılması gerekmektedir. Toplumun tüm kesimlerinin hukuka eşit erişim sağlayabilmesi ve hukuki süreçlerde adaletin sağlanması, uzun vadede hukukun üstünlüğünün güçlenmesine katkıda bulunacaktır.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder