"Devlet büyüklerinin suretini maske
yapan dolandırıcılar, milletin umutlarıyla oynuyorlar."
Son dönemlerde
teknolojideki baş döndürücü gelişmeler, insan hayatını kolaylaştırmanın yanı sıra
yeni tehditleri de beraberinde getiriyor. Özellikle yapay zekâ (YZ)
teknolojilerinin kötüye kullanılması, toplumda onarılamaz yaralar açabilecek
nitelikte. Bunun son örneği ise kamuoyunun güvenini istismar eden, devlet
büyüklerinin yapay zekâ ile canlandırıldığı dolandırıcılık videoları.
Bu videolarda
genellikle eski veya hâlihazırdaki devlet yetkilileri, halkı para kazanmaya
davet eden sözde “yatırım fırsatları” hakkında konuşurken görülüyor. Gerçekte
bu görüntüler, gelişmiş yapay zekâ sistemleriyle oluşturulmuş, ses ve mimik
kopyalanarak sahte videolar hazırlanmış durumda. Örneğin, son zamanlarda sosyal
medya platformlarında yayılan bir videoda Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün,
halka yatırım yaparak para kazanma çağrısında bulunduğu görülüyor. Bu video
gerçek dışı olmasına rağmen, yapay zekâ kalitesi o kadar yüksek ki, bilgisi
olmayan bir vatandaşın gerçeği ayırt etmesi neredeyse imkânsız.
Bu tarz
dolandırıcılıklarda en çok etkilenen kesim, genellikle ekonomik olarak zorluk
yaşayan, yatırım yaparak gelirini artırmak isteyen yurttaşlar oluyor. Bir
umutla “belki elimdeki üç beş kuruşu artırabilirim” diye düşünerek sahte
platformlara yatırım yapan insanlar, ellerindeki son parayı da kaybediyor.
Mağdurların çoğu yaşlı, dijital okuryazarlığı sınırlı bireyler ya da sosyal
medya reklamlarının manipülatif gücüne karşı savunmasız gençler oluyor.
Bu tür
dolandırıcılıklar, çoğunlukla reklam adı altında sosyal medya platformlarında
yayınlanıyor. Facebook, Instagram, YouTube gibi mecralar, yeterli denetim ve
filtreleme sistemlerine sahip olmadıklarında bu reklamlar yüz binlerce kişiye
ulaşabiliyor. Bu noktada vatandaşın aklına gelen en haklı soru şudur: “Bu
videolar nasıl oluyor da bu kadar açık şekilde yayılabiliyor? Devlet kurumları
bu konuda neden yeterince önlem almıyor?”
Türkiye'de
dezenformasyonla mücadele, halkı doğru bilgilendirme ve sosyal medyadaki
içeriklerin denetlenmesi gibi görevler başta “İletişim Başkanlığı” olmak üzere
“Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)” gibi kurumların
sorumluluğundadır. Bu kurumlar, özellikle devlet büyüklerinin ses ve
görüntülerinin yapay zekâ ile taklit edildiği içeriklere karşı derhal harekete
geçmeli, yasal düzenlemeler ve teknik önlemlerle bu tarz içeriklerin
yayılmasını engellemelidir.
Yapay zekâ ile
oluşturulmuş sahte içeriklere karşı **acil bir ulusal mücadele planı**
geliştirilmelidir. Aksi hâlde yüzlerce aile daha dolandırıcılara yem olacak,
ekonomik sıkıntılar yaşayan vatandaşlar iyice çaresizleşecektir.
Neler
Yapılabilir?
Yapay zekâ ile
sahte içerik üretmek ve bunu halkı dolandırmak amacıyla kullanmak, ağır cezai
yaptırımlarla karşılık bulmalıdır.
Halkın bu tarz
içerikleri ayırt edebilmesi için kamu spotları, okullarda seminerler ve
belediyeler üzerinden bilgilendirme kampanyaları başlatılmalıdır.
Sosyal medya platformlarının
Türkiye'deki temsilcilikleri, bu tür reklamları otomatik tespit eden sistemler
kurmak zorunda bırakılmalıdır.
Vatandaşların şüphelendikleri içerikleri bildirebilecekleri, hızlı yanıt veren bir dijital güvenlik hattı kurulmalıdır.
Yapay
zekâ teknolojisinin kötüye kullanımı, artık sadece teknolojiyle ilgilenenleri
değil, toplumun tüm kesimlerini tehdit ediyor. Devlet büyüklerinin
görüntülerinin kullanıldığı bu tür dolandırıcılıklar, vatandaşın devlete olan
güvenini de sarsmakta. Devlet kurumları, bu tehdide karşı acilen harekete
geçmeli; teknoloji suçlarına karşı yasal, teknik ve toplumsal önlemler
geliştirmelidir.
Aksi
takdirde, bir yatırım hayaliyle dolandırıcılık kurbanı olan insanların
dramlarına her gün bir yenisi eklenecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder