"Bir kent, kadınlar için güvenliyse
herkes için yaşanabilirdir."
Toplumsal
cinsiyet eşitliği, günümüz şehir politikalarının en önemli gündemlerinden biri
haline gelmiştir. Bu bağlamda Türkiye'de UN Women, UNDP ve Sabancı Vakfı
ortaklığında yürütülen Kadın Dostu Kentler Projesi (KDK), kadınların kentsel
yaşamda eşit, güvenli ve aktif biçimde yer almalarını sağlamayı
hedeflemektedir. 2025 yılı itibarıyla Diyarbakır’ın “Kadın Dostu Kentler III
Projesi”ne dâhil edilmesi, önemli bir gelişme olarak kayda geçmiştir. Ancak bu
gelişme, bir soru da beraberinde getiriyor: Diyarbakır kadın dostu bir kent
olmaya ne kadar hazır?
Kadın
Dostu Kent Nedir?
Kadın dostu
kent, sadece fiziksel altyapısı değil; aynı zamanda sosyal yapısı, yönetim
anlayışı ve hizmet sunum biçimiyle kadınların kamusal hayatta eşit ve güvenli
biçimde yer almasını gözeten kenttir. Bu çerçevede kadın dostu bir kentte:
Kadınlar karar
alma süreçlerine katılır.
Güvenli
ulaşım, aydınlatma ve kamusal alanlar sağlanır.
Cinsiyet
temelli şiddetle mücadele edilir.
Kreş,
danışmanlık merkezi, sığınma evi gibi toplumsal destek hizmetleri
yaygınlaştırılır.
İstihdam ve
eğitimde kadınlara eşit fırsatlar sunulur.
Bu çerçeve,
yalnızca teknik düzenlemeleri değil, aynı zamanda toplumsal zihniyet dönüşümünü
de gerektirir.
Diyarbakır;
tarihsel, kültürel ve politik olarak çok katmanlı bir şehir. Kadın hareketi
açısından bakıldığında, 1990’lardan itibaren özellikle Kürt kadın hareketinin
yükselişiyle birlikte kadın odaklı çalışmalar artmış, sivil toplum örgütleri
(örneğin DİKASUM, KAMER, Rosa Kadın Derneği) aracılığıyla güçlü bir farkındalık
oluşmuştur. Ancak bu kazanımlar, son yıllarda yaşanan kayyum atamaları,
kapatılan kadın kurumları ve artan toplumsal muhafazakârlık nedeniyle ciddi
şekilde gerilemiştir.
Diyarbakır’daki
kadınların karşı karşıya kaldığı başlıca sorunlar şunlardır:
Toplumsal
cinsiyet rolleri nedeniyle kadınların kamusal hayata katılımı sınırlıdır.
Kırsal göçle
gelen kadınlar, kentteki sosyal hizmetlere erişimde zorluk yaşamaktadır.
İstihdamda
kadın oranı düşüktür ve kayıt dışı çalışma yaygındır.
Kadınlara
yönelik şiddet oranı yüksektir ve çoğu zaman “aile içi mesele” olarak görülüp
adli süreçten kaçınılmaktadır.
Kamusal
alanlarda güvensizlik hissi (özellikle gece saatlerinde) kadınların hareket
alanını kısıtlamaktadır.
Bu tablo,
Diyarbakır’ın "kadın dostu kent" idealine ulaşması önünde hem yapısal
hem de kültürel engeller bulunduğunu gösterir.
Kadın
Dostu Kent Olmak İçin Ne Gerekiyor?
Diyarbakır’ın
kadın dostu kent olabilmesi için bazı ön koşulların sağlanması gerekir:
Karar alma
mekanizmalarında kadınların görünürlüğü artırılmalı; belediye meclislerinde,
mahalle komisyonlarında kadınların etkin katılımı sağlanmalıdır.
Kadın daire
başkanlıkları, kadın danışma merkezleri, şiddet izleme birimleri gibi yapılar
güçlendirilmelidir.
Eğitici
kampanyalarla kadınların hakları, eşitlik ve şiddetsiz yaşam gibi konularda
toplumsal farkındalık artırılmalıdır.
Parklar,
ulaşım araçları, ışıklandırma sistemleri gibi kentsel altyapı kadınların
güvenliğini ve erişimini gözeterek yeniden tasarlanmalıdır.
Kadın
STK’larıyla belediyeler arasında iş birliği mekanizmaları kurularak tabandan
gelen talepler politikaya dönüştürülmelidir.
Hazır
mıyız?
Bu sorunun
yanıtı hem “evet”, hem “hayır”.
Evet, çünkü:
Diyarbakır'da
güçlü bir kadın hareketi deneyimi var.
Sivil toplum,
kadın odaklı birçok çalışma yaptı ve bu konuda bilgi birikimi mevcut.
Kadınlar artık
daha örgütlü ve hak taleplerini dile getirmekte daha cesur.
Hayır, çünkü:
Yerel
yönetimlerde süreklilik sorunu var; kadın kurumlarının kapatılması kırılgan bir
yapı yaratıyor.
Toplumda
kadına yönelik ataerkil zihniyet hâlâ baskın.
Kadınların
çoğu, sosyal hizmetlere erişimden yoksun ya da bu hizmetlerin farkında bile
değil.
Merkezi
otoritenin yerel kadın politikalarına müdahalesi, kurumsal yapıların gelişimini
sekteye uğratıyor.
Kadın
Dostu Kentler Projesi, teknik bir altyapı çalışması olmanın ötesinde, toplumsal
dönüşüm hedefler. Bu nedenle Diyarbakır’ın bu sürece yalnızca bir proje olarak
değil, kadınların eşit, özgür ve güvenli yaşama hakkının yeniden inşası olarak
bakması gerekir. Kadınların kentte özneleşmesi, sadece kamusal alanda
görünürlük değil, aynı zamanda kadın emeğinin, sözünün ve iradesinin kurumsal
güvence altına alınması anlamına gelir.
Diyarbakır
bu dönüşüm potansiyeline sahip. Ancak bu potansiyelin hayata geçmesi, hem yerel
yönetimlerin kararlılığına hem de toplumun bu sürece sahip çıkmasına bağlıdır.
Kaynakça:
1-UN Women. “Kadın Dostu Kentler
Projesi.” https://www.unwomen.org.tr
2-KAMER Vakfı,
“Kadınların Güçlenmesi Raporu” (2022)
3-TÜİK,
“Diyarbakır’da Kadın İstatistikleri” (2024)
4-Rosa Kadın
Derneği, “Diyarbakır’da Kadına Yönelik Şiddet Raporu” (2023)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder