"Ömer Hayyam’ın dediği gibi, hayat bir
kadeh şarap gibi akıp gider; önemli olan, onu bilinçle ve hakkını vererek
yudumlamaktır."
Ömer Hayyam,
11. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olarak hem edebi hem de bilimsel
yönüyle öne çıkan bir isimdir. Ancak günümüzde, özellikle rubailerinde geçen
bazı ifadeler nedeniyle, yalnızca "ayyaş" bir şair olarak algılanması
yaygın bir yanılgıdır.
Ömer Hayyam,
1048 yılında Nişabur’da doğmuş ve 1131 yılında vefat etmiştir. Matematik,
astronomi, felsefe ve edebiyat alanlarında önemli eserler vermiştir. Özellikle
Cebir ve Denklem Çözümleme üzerine yazdığı eserler, matematik tarihine büyük
katkılar sağlamıştır. Örneğin, üçüncü dereceden denklemleri sistematik olarak
sınıflandıran ilk bilim insanlarından biridir. Ayrıca, Celali Takvimi’ni
düzenleyen ekibin başında yer alarak, zamanının en hassas takvimlerinden
birinin oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Hayyam’ın
edebi yönü daha çok rubaileriyle öne çıkmaktadır. Rubailerinde hayatın
faniliği, kader, ölüm ve özgür düşünce gibi konular işlenir. Şarap ve eğlenceye
dair imgeler sıkça yer alsa da, bunları doğrudan bir hedonizme indirgemek
yanıltıcıdır. Pek çok araştırmacı, Hayyam’ın şarabı yalnızca bir içki olarak
değil, özgürlük, bilinç ve yaşamın anlamını sorgulamanın bir metaforu olarak
kullandığını belirtmektedir.
Ömer Hayyam,
çağının en önemli bilim insanlarından biri olarak kabul edilir. Astronomi
alanında çalışmaları, dönemin en hassas gözlemlerini içermektedir. Celali
Takvimi’ni düzenlerken yaptığı hesaplamalar, daha sonra Gregoryen takvimine
ilham kaynağı olmuştur. Aynı zamanda, küresel geometrinin gelişimine katkı
sağlayan çalışmalarıyla da bilinir.
Ömer Hayyam’ın "ayyaş" olarak
tanımlanmasının birkaç nedeni vardır:
Rubailerinde
geçen şarap ve eğlence temaları, onun yalnızca içkiye düşkün bir şair olarak
algılanmasına neden olmuştur. Ancak bu, şiirlerinde sembolik bir anlatım olup,
dünyevi kısıtlamalara karşı bir özgürlük çağrısıdır.
Dönemin dini
otoriteleri tarafından hoş görülmemesi, onun düşüncelerinin kasıtlı olarak
çarpıtılmasına yol açmıştır. Hayyam, dönemin dogmatik düşüncelerine karşı
özgürlükçü bir yaklaşım sergilemiştir ve bu da onun bazı kesimler tarafından
dışlanmasına sebep olmuştur.
Edward
FitzGerald’ın Çevirileri, 19. yüzyılda Hayyam’ı Batı dünyasına tanıtan
FitzGerald, onun rubailerini çevirirken mistik ve felsefi derinliği azaltmış ve
şarap, eğlence vurgusunu daha belirgin hale getirmiştir. Bu da Batı’da
"ayyaş şair" algısının oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Ömer Hayyam,
ne sadece bir şair ne de sadece bir bilim insanıdır. O, rasyonel düşünceyi
savunan bir filozof, dönemin ötesinde bir matematikçi, gökyüzünü inceleyen
büyük bir astronom ve insan yaşamını sorgulayan bir şairdir. Onu yalnızca
"ayyaş" bir şair olarak tanımlamak, büyük bir bilim ve edebiyat
insanını dar bir kalıba hapsetmek olur. Dolayısıyla, Ömer Hayyam’ı anlamak için
sadece rubailerine değil, bilimsel ve felsefi çalışmalarına da dikkatle bakmak
gerekmektedir.
Hayyam’ın
gerçek kimliği, onun bilime, sanata ve özgür düşünceye verdiği katkılarla
anlaşılmalıdır. Özgürlükçü ve sorgulayıcı yaklaşımıyla tarihte özel bir yer
edinmiş olan bu büyük düşünürü doğru anlamak, hem bilim hem de edebiyat
tarihine daha sağlıklı bir bakış açısı kazandıracaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder