Bu Blogda Ara

21.7.25

2025 YKS Açıklandı

“YKS’de Yüz Binler Sınava Girmedi: Gençler Umudunu Yitiriyor”

2025-YKS sonuçları açıklandı ve milyonlarca gencin yaşam rotasını etkileyecek kritik bir dönem resmen başladı. Ancak bu veriler yalnızca sınav başarılarını değil; aynı zamanda Türkiye’deki eğitim sisteminin niteliğini, derinleşen fırsat eşitsizliklerini ve genç kuşakların geleceğe dair umutlarını da gözler önüne seriyor. YKS, artık sadece bir sınav değil; sosyal adaletten psikolojik dayanıklılığa, eğitim politikalarından toplumsal dönüşüme kadar pek çok boyutu içinde barındıran çok katmanlı bir süreç haline gelmiş durumda.

2025 YKS’ye 2,5 milyondan fazla aday başvurdu. Ancak bu adayların önemli bir kısmı sınavın ikinci ve üçüncü oturumları olan AYT ve YDT’ye katılmadı. Yüz binlerce adayın başvurduğu halde sınavlara girmemesi, gençlerdeki motivasyon düşüklüğünü, sistemden kopuşu veya sınav sürecine maddi-manevi erişim sorunlarını gözler önüne seriyor.

Bu durum, eğitim politikalarının gençlerin ihtiyaçlarına cevap vermediğini, ortaöğretim düzeyinde sınava hazırlık desteğinin yetersiz olduğunu ve sosyoekonomik eşitsizliklerin sınava katılımda doğrudan etkili olduğunu gösteriyor.

TYT Matematik net ortalaması sadece 6; bu oran AYT Matematik’te de 6,79’a kadar çıkabiliyor. Fen bilimleri testlerinde ise net ortalamaları 2-3 seviyelerinde seyrediyor. Bu tablo, temel beceri eksikliği ile karşı karşıya olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor.

Öğrenciler yalnızca işlemsel becerilerde değil; aynı zamanda okuduğunu anlama, yorumlama ve analiz etme gibi bilişsel süreçlerde de zayıflar. Türkçe testinde bile ortalama net 21 civarında kalmıştır. Bu sonuçlar, eğitim sistemimizin öğrenciyi sadece sınava değil, yaşama da yeterince hazırlayamadığını göstermektedir.

Sınav sonuçlarında 300–400 puan aralığında ciddi yığılmalar olduğu görülmektedir. Bu, adayların sıralamalarında birbirine çok yakın olduğu anlamına gelir. Bu gibi durumlarda tercih süreci hayati bir öneme sahiptir. Yanlış tercih yapan öğrenciler, emeklerinin karşılığını alamayabilir veya istemedikleri bir bölümde yıllarını geçirmek zorunda kalabilirler.

Bu nedenle adayların, tercih sürecinde mutlaka bir uzmandan destek almaları, üniversite ve bölüm tercihlerini sadece puanla değil; kişisel özellikleri, ilgileri ve gelecek hedefleriyle birlikte değerlendirmeleri gerekmektedir.

Veriler, başarıda belirgin farklılıkların olduğunu ve bu farkların yalnızca akademik değil, sosyal ve ekonomik altyapıyla da ilişkili olduğunu göstermektedir. Özellikle büyükşehirlerde özel destek alan öğrencilerle, dezavantajlı bölgelerdeki kamu okullarında eğitim gören öğrenciler arasında büyük bir uçurum oluşmuştur.

Bu tablo, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanamadığını ve başarının giderek daha fazla sınıfsal bir karakter kazandığını ortaya koyuyor. Dershane, özel okul, özel ders gibi olanaklara ulaşamayan öğrenciler sistemde geride kalmakta, bu da toplumsal adaletsizliklerin yeniden üretimine neden olmaktadır.

Çözüm Önerileri

Okullarda etkili ve bireysel rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılmalı.

Ölçme ve değerlendirme süreçleri beceri temelli hale getirilmeli.

Eğitimin sadece sınav odaklı değil; eleştirel düşünme, problem çözme ve yaşam becerileri üzerine kurulması sağlanmalı.

Devlet, sosyoekonomik dezavantajlı bölgelerdeki öğrencileri sınava hazırlık sürecinde özel programlarla desteklemeli.

Unutulmamalıdır ki sınavdan çok tercihler geleceğinizi belirler. Yanlış tercih, yüksek puanları dahi etkisiz kılabilir. Bu nedenle gençlerimize önerim; tercih döneminde yalnız hareket etmeyin. Alanında uzman rehber öğretmenlerle görüşün, üniversiteleri tanıyın, bölümlerin istihdam olanaklarını araştırın. Hayatınızın belki de en önemli kararını verirken destek almaktan çekinmeyin.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder