Bu Blogda Ara

28.7.25

Dengbêjlik ve Masal Anlatıcılığının Kürt Kültürünü Aktarma ve Yaşatmadaki Sosyolojik Rolü

"Sözlerimiz, unutulan tarihimizin yankısı; anlatılarımız ise geleceğimizin köprüsüdür."

Kürt toplumu, tarih boyunca sözlü kültür geleneğine büyük önem atfetmiş bir halktır. Devletleşememiş, yazılı arşiv oluşturamamış veya resmî kurumlarla tarihini ve kültürünü güvence altına alamamış halklar için sözlü kültür, adeta bir hayatta kalma biçimidir. Bu bağlamda dengbêjlik ve masal anlatıcılığı, Kürt halkının tarihsel belleğini, toplumsal değerlerini ve kimliğini nesilden nesile aktaran temel iki sözlü anlatım biçimi olarak öne çıkmaktadır. Bu anlatım biçimlerinin yalnızca sanatsal yönleriyle değil, aynı zamanda sosyolojik işlevleriyle de ele alınması gerekir.

Dengbêjler, Kürt toplumunda yalnızca birer "şarkıcı" ya da "ağıtçı" değildir; onlar aynı zamanda tarihçi, arşivci, hafıza bekçisi ve halk anlatıcısıdır. Savaşları, göçleri, aşiret ilişkilerini, aşkları, trajedileri, devrimleri, baskıları ve kahramanlıkları sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktaran bu kişiler, Kürtlerin yazılı tarihten mahrum bırakıldığı dönemlerde bir toplumsal hafıza mekânı işlevi görmüşlerdir.

Sosyolog Maurice Halbwachs’ın “kolektif hafıza” kavramı, dengbêjlik geleneğini anlamada kilit bir teorik araç sunar. Halbwachs’a göre kolektif hafıza, bireylerin belleğinin toplum tarafından biçimlendirilmesidir. Dengbêjler de, bireysel hafızaları aracılığıyla toplumsal belleği taşıyan ve yeniden üreten figürlerdir.

Bu yönüyle dengbêjlik, Kürt toplumunun tarihsel sürekliliğini sağlayan kültürel süreklilik mekanizmalarından biridir. Özellikle devlet baskısının yoğunlaştığı dönemlerde yasaklanan dil, yok sayılan kimlik, inkâr edilen tarih, dengbêjlerin dilinde yaşamaya devam etmiştir.

Masallar ise daha çok çocuklara ve gençlere yönelik olarak anlatılagelmiş; içinde ahlaki öğretiler, toplumsal roller, cinsiyet normları, doğa-insan ilişkisi, korkular ve umutlar barındıran anlatılardır. Masal anlatıcılığı, Kürt kültüründe genellikle kadınların taşıyıcılığını yaptığı bir gelenek olup, çoğu zaman ev ortamında, kış gecelerinde, soba başında veya yaylada anlatılır.

Masallar aracılığıyla çocuklara toplumun değerleri aktarılır; neyin doğru, neyin yanlış olduğu, hangi davranışların ödüllendirildiği, hangilerinin cezalandırıldığı kodlanır. Bu yönüyle masal anlatıcılığı, toplumsallaşmanın erken evresinde çocuğun içine doğduğu kültürü öğrenmesini sağlar.

Aynı zamanda masallar, toplumsal yapının eleştirisini de içerebilir. Örneğin, "haksızlığa uğrayanın sonunda haklı çıkması", "zayıfın zekâsıyla güçlüyü yenmesi", "zalim yöneticilerin alt edilmesi" gibi temalar, baskı altındaki halkların direniş kültürünün anlatısal izdüşümleridir.

Dengbêjlik ve masal anlatıcılığı, Kürt kimliğinin inşasında ve korunmasında da kilit rol oynamıştır. Özellikle Türkiye, İran, Irak ve Suriye'de Kürt kimliğinin baskılandığı, dilin yasaklandığı ve kültürel ifadelerin yok sayıldığı dönemlerde bu sözlü anlatılar, birer direniş biçimi haline gelmiştir.

Kimlik, yalnızca bireysel bir durum değil, kolektif olarak inşa edilen bir süreçtir. Anthony D. Smith’in etno-sembolist yaklaşımına göre bir etnik grubun kimliğini sürdürebilmesi için ortak bir tarih anlatısı, kültürel semboller ve anlatılar gerekir. Dengbêjlik ve masal anlatıcılığı, Kürt halkı için bu işlevi fazlasıyla görmüştür. Her stran ve her masal, bu kimlik duygusunun pekişmesine katkı sunar.

Kürt sözlü geleneğinde dengbêjlik daha çok erkeklerin alanı gibi görünse de kadın dengbêjler de tarihsel olarak önemli yer tutar. Eyşe Şan, Meryemxan gibi kadın dengbêjler, sadece sözlü anlatımı değil, aynı zamanda kadın bakış açısını da bu geleneğe dâhil etmişlerdir. Bu durum, kadınların toplumsal bellekteki temsiline dair önemli bir pencere açar.

Öte yandan, masal anlatıcılığında kadınlar çok daha merkezi bir role sahiptir. Masal anlatıcılığı çoğunlukla ev içi bir pratik olduğundan, kadınların bu alandaki rolü, kültürel aktarımda anneliğin pedagojik yönüyle iç içe geçer.

Bugün ise dijitalleşme, kentleşme, televizyon kültürü ve bireyciliğin artışı gibi nedenlerle sözlü kültürün bu iki biçimi tehdit altındadır. Artık çocuklar masalları büyüklerinden değil, çizgi filmlerden öğrenmekte; stranlar ise internet ortamında dijitalleşmiş biçimiyle tüketilmektedir. Bu durum, sözlü aktarımın canlı performansla kurduğu topluluk bağını zayıflatmaktadır.

Ancak bu gelenek yeniden canlandırılmaya çalışılmaktadır. Dengbêj evleri, masal anlatma etkinlikleri aracılığıyla sözlü kültür yeniden değer kazanmaktadır.

Dengbêjlik ve masal anlatıcılığı, Kürt toplumunun yalnızca geçmişini değil, aynı zamanda bugünkü kimliğini de inşa eden yaşamsal damarlar gibidir. Bu gelenekler, Kürt halkının tarihsel sürekliliğini, kimliğini ve direnişini taşıyan kültürel formlardır. Onları anlamak, Kürt toplumunu anlamak demektir. Onları yaşatmak ise yalnızca bir kültürel mirası korumak değil, aynı zamanda bir halkın varoluş mücadelesine katkı sunmak anlamına gelir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder