"Sözlerimiz,
unutulan tarihimizin yankısı; anlatılarımız ise geleceğimizin köprüsüdür."
Kürt toplumu,
tarih boyunca sözlü kültür geleneğine büyük önem atfetmiş bir halktır.
Devletleşememiş, yazılı arşiv oluşturamamış veya resmî kurumlarla tarihini ve
kültürünü güvence altına alamamış halklar için sözlü kültür, adeta bir hayatta
kalma biçimidir. Bu bağlamda dengbêjlik ve masal anlatıcılığı, Kürt halkının
tarihsel belleğini, toplumsal değerlerini ve kimliğini nesilden nesile aktaran
temel iki sözlü anlatım biçimi olarak öne çıkmaktadır. Bu anlatım biçimlerinin
yalnızca sanatsal yönleriyle değil, aynı zamanda sosyolojik işlevleriyle de ele
alınması gerekir.
Dengbêjler,
Kürt toplumunda yalnızca birer "şarkıcı" ya da "ağıtçı"
değildir; onlar aynı zamanda tarihçi, arşivci, hafıza bekçisi ve halk
anlatıcısıdır. Savaşları, göçleri, aşiret ilişkilerini, aşkları, trajedileri,
devrimleri, baskıları ve kahramanlıkları sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktaran
bu kişiler, Kürtlerin yazılı tarihten mahrum bırakıldığı dönemlerde bir
toplumsal hafıza mekânı işlevi görmüşlerdir.
Sosyolog
Maurice Halbwachs’ın “kolektif hafıza” kavramı, dengbêjlik geleneğini anlamada
kilit bir teorik araç sunar. Halbwachs’a göre kolektif hafıza, bireylerin
belleğinin toplum tarafından biçimlendirilmesidir. Dengbêjler de, bireysel
hafızaları aracılığıyla toplumsal belleği taşıyan ve yeniden üreten
figürlerdir.
Bu yönüyle
dengbêjlik, Kürt toplumunun tarihsel sürekliliğini sağlayan kültürel süreklilik
mekanizmalarından biridir. Özellikle devlet baskısının yoğunlaştığı dönemlerde
yasaklanan dil, yok sayılan kimlik, inkâr edilen tarih, dengbêjlerin dilinde
yaşamaya devam etmiştir.
Masallar ise
daha çok çocuklara ve gençlere yönelik olarak anlatılagelmiş; içinde ahlaki
öğretiler, toplumsal roller, cinsiyet normları, doğa-insan ilişkisi, korkular
ve umutlar barındıran anlatılardır. Masal anlatıcılığı, Kürt kültüründe
genellikle kadınların taşıyıcılığını yaptığı bir gelenek olup, çoğu zaman ev
ortamında, kış gecelerinde, soba başında veya yaylada anlatılır.
Masallar
aracılığıyla çocuklara toplumun değerleri aktarılır; neyin doğru, neyin yanlış
olduğu, hangi davranışların ödüllendirildiği, hangilerinin cezalandırıldığı
kodlanır. Bu yönüyle masal anlatıcılığı, toplumsallaşmanın erken evresinde
çocuğun içine doğduğu kültürü öğrenmesini sağlar.
Aynı zamanda
masallar, toplumsal yapının eleştirisini de içerebilir. Örneğin,
"haksızlığa uğrayanın sonunda haklı çıkması", "zayıfın zekâsıyla
güçlüyü yenmesi", "zalim yöneticilerin alt edilmesi" gibi
temalar, baskı altındaki halkların direniş kültürünün anlatısal izdüşümleridir.
Dengbêjlik ve
masal anlatıcılığı, Kürt kimliğinin inşasında ve korunmasında da kilit rol
oynamıştır. Özellikle Türkiye, İran, Irak ve Suriye'de Kürt kimliğinin
baskılandığı, dilin yasaklandığı ve kültürel ifadelerin yok sayıldığı
dönemlerde bu sözlü anlatılar, birer direniş biçimi haline gelmiştir.
Kimlik,
yalnızca bireysel bir durum değil, kolektif olarak inşa edilen bir süreçtir.
Anthony D. Smith’in etno-sembolist yaklaşımına göre bir etnik grubun kimliğini
sürdürebilmesi için ortak bir tarih anlatısı, kültürel semboller ve anlatılar
gerekir. Dengbêjlik ve masal anlatıcılığı, Kürt halkı için bu işlevi fazlasıyla
görmüştür. Her stran ve her masal, bu kimlik duygusunun pekişmesine katkı
sunar.
Kürt sözlü
geleneğinde dengbêjlik daha çok erkeklerin alanı gibi görünse de kadın
dengbêjler de tarihsel olarak önemli yer tutar. Eyşe Şan, Meryemxan gibi kadın
dengbêjler, sadece sözlü anlatımı değil, aynı zamanda kadın bakış açısını da bu
geleneğe dâhil etmişlerdir. Bu durum, kadınların toplumsal bellekteki temsiline
dair önemli bir pencere açar.
Öte yandan,
masal anlatıcılığında kadınlar çok daha merkezi bir role sahiptir. Masal
anlatıcılığı çoğunlukla ev içi bir pratik olduğundan, kadınların bu alandaki
rolü, kültürel aktarımda anneliğin pedagojik yönüyle iç içe geçer.
Bugün ise
dijitalleşme, kentleşme, televizyon kültürü ve bireyciliğin artışı gibi
nedenlerle sözlü kültürün bu iki biçimi tehdit altındadır. Artık çocuklar
masalları büyüklerinden değil, çizgi filmlerden öğrenmekte; stranlar ise
internet ortamında dijitalleşmiş biçimiyle tüketilmektedir. Bu durum, sözlü
aktarımın canlı performansla kurduğu topluluk bağını zayıflatmaktadır.
Ancak bu
gelenek yeniden canlandırılmaya çalışılmaktadır. Dengbêj evleri, masal anlatma
etkinlikleri aracılığıyla sözlü kültür yeniden değer kazanmaktadır.
Dengbêjlik
ve masal anlatıcılığı, Kürt toplumunun yalnızca geçmişini değil, aynı zamanda
bugünkü kimliğini de inşa eden yaşamsal damarlar gibidir. Bu gelenekler, Kürt
halkının tarihsel sürekliliğini, kimliğini ve direnişini taşıyan kültürel
formlardır. Onları anlamak, Kürt toplumunu anlamak demektir. Onları yaşatmak
ise yalnızca bir kültürel mirası korumak değil, aynı zamanda bir halkın varoluş
mücadelesine katkı sunmak anlamına gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder