"Eğitimde
adalet sağlanmadan, eğitimde fırsat eşitliği sağlanamaz."
2025 YKS
sonuçları açıklandı. Türkiye’nin dört bir yanından başarı hikâyeleri, derece
yapan öğrenciler, birincilik kürsüsüne çıkan isimler peş peşe haberleştirildi.
Peki Diyarbakır bu tablonun neresinde?
Yıllardır
olduğu gibi bu yıl da Diyarbakır’dan Türkiye birincisi çıkmadı. Bir kez daha
Diyarbakır listelerde yok. Bu durum artık sürpriz değil; neredeyse alışkanlığa,
sessiz bir kabullenmeye dönüşmüş durumda.
Diyarbakır’dan
bu yıl YKS’ye başvuran öğrenci sayısı 29 bin 602. Bu öğrencilerden 23 bin 400’ü
sınava girdi. Başarı oranı yüzde 79 civarında. Türkiye ortalamasına
baktığımızda bu oran yüzde 83’ler seviyesinde. Yani Diyarbakır, yine Türkiye başarı
ortalamasının altında kaldı.
Peki neden? Bu
sorunun cevabını sadece öğrencilerde, sadece öğretmenlerde ya da velilerde
aramak kolaycılık olur. Bu tablo, eğitimdeki derin eşitsizliğin Diyarbakır’daki
yansımasıdır. Sınav sadece öğrencileri değil, devletin eğitim politikalarını da
test eder aslında. Ve bu sınavdan sınıfta kalan ne yazık ki sınav ta sistemin
kendisidir.
Diyarbakır’ın
birçok ilçesinde hâlâ yeterli sayıda branş öğretmeni yok, yeterli sayıda Rehber
Öğretmen ise birçok okulda yok. Sınıflar kalabalık, binalar yorgun, öğrenciler
yorgun. Birçok genç, dershaneye gitmek şöyle dursun, sınava hazırlık kaynaklarına
bile ulaşamıyor. Bazısı sabah tarla işine gidiyor, akşam test çözmeye
çalışıyor.
Bir de dil
meselesi var. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun anadili Kürtçe. Ama sınav
dili Türkçe. Okuduğunu anlamada zorlanan bir öğrenci, nasıl yarışsın? Aynı
kulvarda koşmuyorsanız, aynı mesafeyi almak eşitlik sayılmaz.
Her yıl
sınavdan sonra aynı sahneyi yaşıyoruz. Bazı gazeteler, “Diyarbakır’dan birinci
yok” diye haber yapıyor. Ve konu kapanıyor. Oysa mesele birinci çıkmaması
değil, bu kentin gençlerinin kaderinin sürekli ertelenmesi. Bu şehirden neden
birinci çıkmadığını sormak yerine, neden hâlâ dezavantajlı olduğumuzu
konuşmalıyız.
Bu
tabloyu değiştirmek zor değil. Ama istemek gerek. Samimiyetle, planlı bir
şekilde, politik bir öncelik olarak ele almak gerek.
Tüm bu
olumsuzluklara rağmen başarılı olan, dereceye giren Diyarbakırlı gençler de var
elbette. Ama bu başarılar bireysel hikâyeler. Sistemsel değil. Bu başarıların
arkasında çoğu zaman gece gündüz çalışan anneler, uykusuz kalan öğrenciler,
maaşını kurslara yatıran babalar var. Oysa biz sistemin herkes için çalışmasını
istiyoruz. Her çocuk için.
YKS
sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte yeni bir süreç daha başlıyor: tercih
dönemi. Öğrenciler 30 Temmuz – 11 Ağustos tarihleri arasında tercih yapacak. Ve
bu yıl, özellikle Diyarbakır’daki gençler için, bilinçli tercih her zamankinden
daha önemli.
Yanlış
tercihler, yılların emeğini boşa çıkarabilir. Bu yüzden öğrencilerin mutlaka
bir rehber öğretmene ya da uzman bir danışmana başvurarak tercih yapmaları
hayati önem taşıyor. Bu noktada biz Diyarbakır’daki tüm rehber öğretmen
arkadaşlarla birlikte bu süreçte öğrencilerin yanında olacağız. Onların bu zor
virajda yalnız yürümelerine izin vermeyeceğiz.
YKS sonuçları,
sadece bir sıralama tablosu değil; aynı zamanda bir kentin eğitimde nerede
durduğunu gösteren bir aynadır. Ve bu aynaya baktığımızda, Diyarbakır’ın
gençlerinin gözlerinde yılgınlığı, yorgunluğu ve sessiz öfkeyi görüyoruz. Bu
sessizlik bizi yanıltmasın; bu sessizlik bir kabullenmişlik değil, derin bir
sorgulamanın dışa vurulmayan hâlidir. Gençler sınav odaklı, ezbere dayalı,
hayatla bağ kurmayan bir eğitim modeline razı değil. Onlar, kendilerini ifade
edebilecekleri, yeteneklerini keşfedebilecekleri, sadece test çözerek değil
düşünerek ve üreterek gelişebilecekleri bir sistem istiyorlar.
Diyarbakır’ın
gençleri her şeyi hak ediyor. Yalnızca eşit sınav koşullarını değil, adil bir
eğitim sürecini de talep ediyorlar. Fırsat eşitliği, aynı sınava girmekle
sınırlı kalmamalı; nitelikli okul binalarından nitelikli öğretmenlere, ücretsiz
kaynaklara erişimden anadil destekli eğitime kadar kapsamlı bir dönüşüm
sağlanmadıkça bu eşitlik, sadece kâğıt üzerinde kalır. Bu çocuklar yalnızca
yarışa eşit başlamak değil, yarış boyunca desteklenmek istiyor. Bu istek, bir
lüks ya da ayrıcalık değil; en temel haklarıdır.
Eğer
bugün bu sesi duymazdan gelirsek, yalnızca bir kuşağın değil, bir kentin
geleceğini de kaybetmiş oluruz. Eğitimde adalet sağlanmadıkça hiçbir sıralama
gerçek başarıyı yansıtmaz. Ve Diyarbakır’ın gençleri bu adaleti sonuna kadar
hak ediyor. Onlara düşen umudunu kaybetmemek, bize düşen ise bu adaleti
sağlamak için çaba sarfetmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder