“Hakem adaleti gölgelendiğinde
futbol değil, barış kaybeder.”
Türkiye futbol
tarihinde hakem kararlarının tartışıldığı pek çok dönem yaşandı; kimi zaman
derbi maçlar, kimi zaman şampiyonluk mücadeleleri uzun süre gündemi meşgul
etti. Ancak söz konusu Amedspor olduğunda bu tartışmalar artık sıradan bir
polemik olmaktan çıkıyor ve adeta kronikleşmiş, yapısal bir sorun haline
geliyor. Çünkü Amedspor taraftarı için her maç yalnızca bir karşılaşma değil,
aynı zamanda adaletle imtihan edilen bir süreçtir. Tribünlerde topun oyuna
girmesinden çok önce, dillerde hep aynı soru dolaşır: “Hakem kim olacak?” Bu
sorunun yanıtı, çoğu zaman oyunun akışından daha fazla merak edilir hale
gelmiştir. Öyle ki Yiğit Arslan gibi belirli hakem isimleri duyulduğunda, henüz
düdük çalınmadan, taraftarın yüreğine karamsarlık çöker. Daha maç başlamadan
sonuç konusunda umutsuzluk hâkim olur. Bu durum, futbolun sadece sahada değil,
zihinsel ve duygusal düzlemde de gölgelenmesine, taraftarın umudunun sahaya
değil hakemin düdüğüne bağlanmasına neden olmaktadır.
Futbol,
evrensel olarak adalet, eşitlik ve rekabet ilkeleri üzerine kuruludur. Ancak
Amedspor örneğinde bu ilkelerin sıklıkla ihlal edildiği görülüyor. Tartışmalı
penaltılar, görmezden gelinen fauller, kolay çıkan kırmızı kartlar, Amedspor
camiasında derin bir adaletsizlik duygusu yaratıyor. Bu durum yalnızca sahadaki
oyunu değil, tribündeki taraftarı ve Diyarbakır halkının futbol sevgisini de
zedeliyor.
Amedspor,
yalnızca bir futbol kulübü değil; Kürt kimliğinin, Diyarbakır’ın ve bölgenin
toplumsal enerjisinin bir yansımasıdır. Bu nedenle hakem kararlarının
tartışmalı oluşu sadece sporla ilgili bir mesele olarak görülmüyor.
Taraftarların gözünde bu, siyasal ve kültürel bir ayrımcılığın sahaya
yansımasıdır. Hele ki Türkiye’de barış sürecinin yeniden tartışıldığı bir
dönemde, Amedspor’un bu tür muameleye maruz kalması, toplumsal güvenin
kırılmasına neden olmaktadır.
Çözüm
İçin Neler Yapılabilir?
Merkez Hakem
Kurulu, Amedspor maçlarına atanan hakemleri objektif kriterlerle belirlemeli,
bu süreç kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılmalıdır.
Hakem performanslarını
izleyen bağımsız bir kurul oluşturulmalı, özellikle Amedspor maçlarındaki
kararlar titizlikle incelenmelidir.
Amedspor’un
maçları yalnızca sportif değil, sosyolojik açıdan da önem taşıyor. Hakemlerin
bu bilinçle görevlendirilmesi, olası krizleri önleyebilir.
Futbol,
toplumları birleştiren bir araçtır. Amedspor’un sahada adil bir şekilde
mücadele etmesine izin verilmesi, Türkiye’de barış sürecine katkı sunacak küçük
ama anlamlı bir adım olacaktır.
Amedspor’un
sahadaki mücadelesi, adaletsiz hakem kararlarının gölgesinde kalmamalıdır.
Çünkü her maç öncesi hakem endişesi yaşamak, futbolun coşkusunu değil,
kaygısını büyütmektedir. Oysa futbol, insanları bir araya getiren, yürekleri
aynı anda heyecanla çarptıran bir oyundur. Eğer bu oyunda adalet yoksa, tribünlerde
sevinç değil hüzün, umut değil kırgınlık çoğalır. Amedspor’a yapılan
ayrımcılığın son bulması yalnızca bir takım için değil, Diyarbakır için,
Türkiye için ve barışa inanan herkes için bir kazanım olacaktır. Sahada
adaletin sağlandığı her maç, aslında toplumsal barışa atılan küçük ama anlamlı
bir adımdır. Çünkü adalet yalnızca bir düdüğün sesinde değil, kalplerde yankı
bulduğunda gerçek anlamını kazanır. Ve o gün geldiğinde, Amedspor’un attığı her
gol, yalnızca bir skor değil, aynı zamanda eşitlik, kardeşlik ve umut şarkısına
dönüşecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder