“Beslenme hakkı, eğitim hakkının ayrılmaz
bir parçasıdır.”
Son yıllarda
Diyarbakır’daki okul kantinlerinde fiyatların gözle görülür biçimde artması,
sadece ekonomik bir sorun olarak kalmayıp pedagojik açıdan da ciddi sonuçlar
doğurmaktadır. Asgari ücretle geçinen ailelerin çocuklarının beslenme
ihtiyacını karşılamakta zorlanması, öğrencilerin eğitim sürecinde
karşılaştıkları engellerden biri haline gelmiştir.
Bilimsel
araştırmalar, düzenli ve dengeli beslenmeyen çocuklarda dikkat eksikliği,
odaklanma zorlukları ve öğrenme kapasitesinde düşüş yaşandığını ortaya
koymaktadır. Öğrencilerin aç karnına derse girmesi, bilişsel gelişimlerini
olumsuz etkilerken, öğrenme motivasyonunu da zayıflatmaktadır. Öğretmenlerin
gözlemleri de bu durumu doğrular niteliktedir: Aç gelen bir öğrenci, derse
katılımda isteksizlik gösterir, daha çabuk yorulur ve arkadaşlarıyla iletişim
kurmakta zorlanır.
Beslenme
sorunu yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikososyal bir meseledir.
Kantinlerde fiyatların yüksekliği nedeniyle yiyecek alamayan öğrenciler,
akranları karşısında mahcubiyet hissi yaşayabilmektedir. Bu durum, özgüven
kaybına ve sosyal dışlanma duygusuna yol açabilir. Çocuğun okul deneyimi,
sadece ders başarısıyla değil aynı zamanda sosyal aidiyet duygusuyla da
şekillenir. Dolayısıyla kantin fiyatlarının ulaşılamaz boyuta gelmesi,
öğrencilerin okulla kurduğu bağı da zayıflatabilir.
Kantin
fiyatlarının yükselmesi, gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarını doğrudan
etkilerken, ekonomik açıdan daha güçlü ailelerin çocukları bu sorunla daha az
karşılaşmaktadır. Bu durum, eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştirir. Oysa
pedagojik açıdan okul, öğrenciler arasındaki farklılıkları azaltması gereken
bir mekândır; aksine bu ekonomik ayrımların keskinleşmesine yol açmamalıdır.
Pedagojik
açıdan öğrencilerin sağlıklı beslenmesi, akademik başarı kadar temel bir
ihtiyaçtır. Bu nedenle:
Devlet ve
yerel yönetimler, kantin fiyatlarının denetlenmesi ve öğrencilerin
erişebileceği düzeyde tutulması için düzenlemeler yapmalıdır.
Okul
yönetimleri, ihtiyaç sahibi öğrenciler için ücretsiz veya düşük maliyetli
beslenme programları geliştirebilir.
Sivil toplum
kuruluşları, çocukların beslenme hakkına yönelik farkındalık kampanyaları
düzenleyerek sürece katkı sağlayabilir.
Beslenme
hakkı, eğitim hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. Diyarbakır’da kantin
fiyatlarının yükselmesi yalnızca ailelerin bütçesine yansıyan bir ekonomik
mesele değil, aynı zamanda doğrudan eğitim sürecini etkileyen pedagojik bir
sorundur. Aç bir şekilde derse giren öğrenci, yalnızca karnını doyuramamakla
kalmaz; aynı zamanda dikkatini toplamakta, bilgiyi işlemekte ve öğrenme
sürecine aktif biçimde katılmakta zorlanır. Bu durum, çocukların potansiyellerini
gerçekleştirmelerinin önünde görünmez ama güçlü bir engel oluşturur.
Eğitimde
fırsat eşitliği ilkesi, öğrencilerin eşit koşullarda öğrenme sürecine
katılmalarını gerektirirken, temel ihtiyaçların karşılanmadığı bir ortamda bu
eşitlikten söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle çocukların beslenmesi,
yalnızca sağlık politikalarının değil, eğitim politikalarının da merkezine
yerleştirilmelidir. Eğitimciler, aileler, yerel yönetimler ve devlet kurumları
ortak bir sorumluluk bilinciyle hareket ederek öğrencilerin sağlıklı ve
erişilebilir beslenme imkânlarına kavuşmasını sağlamalıdır. Aksi halde açlık,
sadece mideyi değil, çocukların hayallerini, öğrenme kapasitelerini ve geleceğe
olan inançlarını da tüketir.

Yorumlar
Yorum Gönder