“Mutlu ve başarılı çocuklar, şiddetsiz
evlerde ve öğretmene değer veren toplumlarda yetişir.”
Bağlar,
Hürriyet İlkokulu’nda iki velinin bir öğretmeni darp etmesi, yalnızca bireysel
bir şiddet olayı değil; aile, eğitim ve toplum ilişkilerinde ciddi bir krizi
gözler önüne sermektedir. Öğretmene yönelik şiddet, aslında çocuğa yönelik en
büyük kötülüklerden biridir. Çünkü çocuğun mutluluğu ve başarısı, ebeveynin
tavırlarıyla olduğu kadar, öğretmenle kurulan sağlıklı ilişkiyle de şekillenir.
Pedagojiye
göre çocuk, öğrenme sürecinde yalnızca bilgi değil, aynı zamanda güven ve
aidiyet arar. Öğretmen, bu sürecin rehberidir. Ebeveynin öğretmene şiddet
uygulaması, çocuğa dolaylı olarak şu mesajı verir:
“Eğitimi veren
kişi değersizdir.”
“Problemleri
konuşarak değil, saldırarak çözebilirsin.”
Bu tür
mesajlar, çocuğun ruhsal gelişiminde ciddi yaralar açar. Çocuğun kendine ve
başkasına duyduğu saygıyı zedeler, öğrenmeye olan isteğini köreltir.
Toplumsal
düzeyde bakıldığında aile, okul ve öğretmen ilişkisi çocuğun
toplumsallaşmasında üç temel halkadır. Bu halkalardan biri kırıldığında, çocuk
sağlıklı bir birey olarak yetişemez. Pierre Bourdieu’nun “kültürel sermaye”
kavramı, ebeveynin çocuğa sunduğu imkânları ifade eder. Öğretmene saygı
göstermek, aslında çocuğa kültürel sermaye kazandırmanın en önemli yollarından
biridir. Çünkü saygı gören bir öğretmen, çocuğa da daha güçlü bir eğitim sunar.
Ancak
neoliberal toplum yapısında başarı yalnızca notlarla ölçüldüğünden, ebeveynler
çocuklarının her başarısızlığını dışsal bir tehdit gibi görmeye başlamıştır. Bu
durum, aileleri öğretmenle işbirliği yapmak yerine çatışmaya sürüklemektedir.
Oysa öğretmene şiddet uygulamak, çocuğun başarısına değil; başarısızlığına ve
mutsuzluğuna zemin hazırlar.
Çocuğun
mutluluğunu ve başarısını isteyen bir ebeveynin ilk yapması gereken şey,
kendini objektif biçimde değerlendirmektir.
Çocuğunuza
değer veriyor musunuz, yoksa yalnızca onun başarılarını mı seviyorsunuz?
Onun
öğretmeniyle işbirliği içinde misiniz, yoksa her durumda çatışmayı mı tercih
ediyorsunuz?
Çocuğunuza iyi
bir rol model olabiliyor musunuz?
Öğretmeni darp
eden bir ebeveyn, aslında çocuğuna en kötü rol modeli sunmaktadır. Çünkü o
çocuk ileride kendi sorunlarını çözmek için şiddeti bir araç olarak görecektir.
Çocuğun
mutsuzluğunu ve başarısızlığını dışarıda aramak kolaydır. Ancak pedagojik ve
sosyolojik gerçeklik bize şunu gösteriyor: Mutlu ve başarılı çocukların yolu,
iyi ebeveynlikten ve öğretmenle sağlıklı bir işbirliğinden geçer.
Öğretmeni darp etmek yerine, ebeveynin önce kendisini gözden geçirmesi gerekir. Çünkü çocukların mutluluğu ve başarısı, öğretmenin sınıfta anlattığı bilgilerden önce, evde gördüğü sevgi ve ebeveynin tavırlarıyla şekillenir. İyi bir ebeveyn olmak, çocuğa verebileceğiniz en büyük armağandır; bu armağan ise sadece maddi imkân sağlamakla değil, sabır, sevgi, şefkat ve doğru rol model olmakla mümkündür.
Unutulmamalıdır
ki çocuk, söylenenden çok görüleni öğrenir. Siz öfkenizle hareket eder,
öğretmeni küçümser ya da ona saldırırsanız; çocuğunuz da sorunlarını şiddetle
çözmeyi, otoriteye saygı duymamayı, eğitimi değersiz görmeyi öğrenecektir. Oysa
ebeveynin görevi, çocuğa şiddeti değil, diyalogu; saygısızlığı değil, saygıyı;
öfkeyi değil, sabrı öğretmektir.
Öğretmene saygı
göstermek, sadece bir yetişkine duyulan hürmet değildir. Bu aynı zamanda çocuğa
verilen dolaylı bir mesajdır: “Bilgiye değer ver, eğitimi önemse, farklılıkları
konuşarak çöz.” İşte bu mesaj, çocuğun gelecekte başarılı, mutlu ve topluma
faydalı bir birey olmasının temelini atar.
Kısacası;
iyi ebeveynlik çocuğa verilen en büyük armağandır, öğretmene saygı göstermek
ise bu armağanın en değerli parçasıdır. Çünkü öğretmenin değeri düştüğünde,
aslında çocukların değeri de düşer.
Yorumlar
Yorum Gönder