Dünya
üzerindeki her çocuk eşit sağlık, yaşam, barınma ve eğitim hakkına sahiptir.
UNICEF ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yayımlanan
ortak raporunda, 2020'nin başından bu yana Dünya’da
çocuk işçilerin sayısının 160 milyona ulaştığı belirtildi. Türkiye’deki çocuk
işçi sayısının 2 milyonu bulduğu(Bu
sayının yaz aylarında 5 milyona yaklaşmaktadır) ve son 9 yılda 571 çocuğun
iş kazasında öldüğü ifade edilmektedir.
Artan yoksulluk ve işsizlik nedeniyle aileleriyle birlikte
göç etmek zorunda kalan çocuklar göç ettikleri şehirlerde çocuk işçi olarak
çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Kız çocukları da benzer nedenlerle eğitim
öğretimden uzaklaşarak erken evliliğe sürüklenmekte, kayıt dışı işgücü oluşturmaktadır.
Merdiven altı işlerde, sokakta, tarımda herhangi bir
güvencesi olmadan çalışan milyonlarca çocuk vardır. Bu çocukların bir kısmı ful
time (tam zamanlı) çalışırken, bir kısmı ise part time (yarı zamanlı) çalışmaktadır.
Full time çalışan çocukların büyük bir çoğunluğu zaten okula gidememektedir.
Part time çalışanlar ise yarı dönemli çalışan çocuklardır. Bu çocuklar bir
dönem okula giderken, bir dönem de çalışmaktadırlar.
Eğitim yılı içinde de çalıştıkları için pek dinlenme olanağı
bulamamaktadırlar. Bu çocuklar için okulun tatile girmesi ise daha çok çalışmak
anlamına gelmektedir. Bu çocuklar için tatil, bayram, seyran bir şey
değişmiyor. Çocuk olmak, Çocuk Hakları Sözleşmesi, ILO Sözleşmeleri hiçbir şey
fark etmiyor. Biz uyurken uyananlar onlar. Çünkü ekmek diye bir şey var.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) dünyada 15 yaşından
küçüklerin çalışmasını yasakladığı ve çocuk işçiliğinin kötü koşullarını
ortadan kaldırmaya dönük olarak hazırladığı “Çocuk Hakları Sözleşmesi ”ne
rağmen, çalışan çocuk sayısı gün geçtikçe artmaktadır.
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre; Çocuğun, ekonomik
sömürge ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı
veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için
zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkı vardır.
Sözleşmeye imza atan taraf devletlerin bu maddenin uygulamaya
konulmasını sağlamak için yasal, idari, toplumsal ve eğitsel her önlemi almak
zorunlulukları vardır. Bunun için asgari bir yaş sınırı tespit ederler,
çalışmanın saat olarak süresi ve koşullarına ilişkin uygun düzenlemeleri
yaparlar. Bunun için de ceza veya uygun yaptırımlar öngörürler.
Çocuk Hakları Sözleşmesi ayrıca çocuğun dinlenme, boş zaman
değerlendirme, oynama ve yaşına göre eğlence (etkinliklerde) bulunma ve kültürel-sanatsal
yaşama serbestçe katılma hakkını tanır. Çocuğun kültürel ve sanatsal yaşama
serbestçe katılma hakkına saygı duyarak tanınması gerektiğini ve çocuklar için
boş zamanı değerlendirmeye, dinlenmeye, sanata ve kültüre ilişkin etkinlikler
konusunda uygun ve eşit fırsatların sağlanması için teşviklerin geliştirilmesi
gereğini ifade eder. Türkiye devleti bu sözleşmeye imza atan taraf bir devlet
olmasına rağmen bu önlemlerin alınmasında maalesef yetersiz kalmaktadır.
Çocukların
çocukluk dönemlerini yaşayabilmelerini sağlamak, onları her türlü fiziksel,
duygusal, ekonomik ve cinsel istismardan korumak; anne, baba ve çocukların
bakımıyla yükümlü olanların yanı sıra devlet ve toplumun ortak sorumluluğudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder